ÇAĞIN YENİ PUTÇULUĞU: MARKALAŞMA
Bünyamin ZERAN
22-11-2011 18:38
Geleneksel muhafazakar toplumla modern toplumların hayata bakışı farklıdır. Geleneksel toplum yanlış veyahut eksik de olsa özünde Allah ile olan ilişkisini devam ettirir. Modern toplumlarda ise birey daha çok hazzın peşinde koşar. Allah ile ilişkisi yok denecek kadar azdır. Ama her iki toplumda benzeşen bir yan vardır ki o da putçu bir anlayıştır. Geleneksel toplumda insanlar Allah ile olan ilişkilerinde aracılardan medet umar. Çeşitli türbeleri, şeyhleri, ve geçmişte yaşamış din adamlarını veyahut peygamberleri kendilerine şefeatçi kılarlar. Cennet istenecekse onlar aracılığıyla, çocuk istenecekse onlar aracılığıyla, bir sınav geçilecekse onlar aracılığıyla, şöhretli bir işe girilecekse yine onlar aracılığıyla, onların yüzü suyu hürmetine Allah’tan istenir. Modern toplumlarda aracılara ihtiyaç duyar. Ne var ki bu aracıların muhafazakar toplumların seçtiği aracılardan farkı vardır. Çünkü bu aracılar muhafazakar toplumda olduğu gibi modern insanın Allah ile olan ilişkilerinden ziyade tamamen bu dünyaya dönük beklentilerini karşılamak için vardır. Modern toplumun şefeatçileri markalardan başka bir şey değildir.
Markalar, sosyal alemin tasarım gücünü temsil eder. Ve bu sayede kalabalıklardan kendini ayırt eden hırslı insanların tutkusudur. İnsanlar, markalara ciddi fiyatlar öderken aslında ödedikleri fiyat kendilerini bir üst sınıfa taşıyacağına inandıkları değerin fiyatıdır. Böyle yaparak kendini, toplum içinde daha saygın ve daha güçlü hissedecektir. Çağın bu hastalığının yalnızca kapitalistlerde olmadığını bu hastalığa Müslüman iddiasında olanlarında tutulduğunu görmekteyiz. İslam, insanlar arasındaki mesafeyi ortadan kaldırmak için mücadele verirken diğer yandan insanlar da bu mesafenin giderek daha da derinleşmesini normal karşılamaktadırlar. Her marka insanlar arasında ki mesafeyi artırır mı? Elbette bunu iddia etmek zordur. Burada bizim kastettiğimiz şey insanın kendini markayla bütünleştirmesi ve o olmadan kendini değersiz hissettiği bir marka anlayışıdır. Mesela yakın zamanda konu edindiğimiz bir reklam vardı “toyoto gibi adam” diye. Markanın insana sahip olduğu ve ancak markayla insanın tanımlandığı durumlar bize modern putçuluğu göstermektedir.
Filanca marka giyinirsen, hem daha çok sevgiliye sahip olacaksın hem de üne kavuşacaksın, filanca semtte oturursan belli bir sınıf içinde yaşayarak sosyal ortamın değişecek ve daha güvenli daha konforlu bir hayat süreceksin. Kapitalizm insanı çepeçevre sararak ona ihtiyacı olmayan şeyleri ihtiyacı varmış gibi pazarlayarak kuşatma altında tutmaktadır. Modern toplumlarda ihtiyaç hissedilen her on üründen dokuzuna bakalım gerçekte ihtiyacımız yoktur. Ama imaj hastalığı bizi o on şeyi de almaya ikna eder. Siyah beyaz televizyonunuz varsa renkli ekrana, renkli televizyonunuz varsa LCD’ye olmadı LED televizyona ihtiyacımız vardır. Cep telefonları, bilgisayarlar ve daha niceleri bu örneklemeler içinde anılabilir.
Müslüman bir insan daha konforlu ve daha güvenli bir şekilde yaşayamaz mı ya da zengin olamaz mı? Diye sorabiliriz. Bu soruyu cevaplarken hayatın neresinde durduğumuz önemlidir. Mümin elbette zengin olabilir ne var ki bu mülkün Allah’ın olduğunun bilincinde olarak. Bu mülkü daha konforlu ve daha rahat yaşamak yerine Allah için daha çok seferber etmek adına istemelidir. Çünkü mümin bireyin şahitlik gibi bir kulluğu vardır. Yani elinin altındaki mülkün tutsağı olmayan ve o mülkü Allah için kullanan, fakirin, dertlinin derdiyle dertlenen ve Allah adına yaşadığı hayata ekonomik gücüyle çözümlemeler katan biri olmak zorundadır. Oysa durum giderek daha hastalıklı ve sonuç bakımından kötü noktalara kaymaktadır. İktidarın değişmesiyle birlikte yeni bir zengin tabakası oluşmakta ve bu tabakayı da İslami kesim işgal etmektedir. Servet sahibi olan bu kesim giderek dünyevileşmekte ve dönüşmektedir. Kendilerine yeni yaşam alanları oluşturmaktadırlar.
Bir reklamda olduğu gibi sadece ev almamakta aynı zamanda yeni bir yaşam da almaktadırlar. Bu yeni yaşamda içinde yüzme havuzu, camisi, spor salonu, marketi, kafeteryası, okulu vs. olan siteler vardır. Artık toplumun bir katmanından tamamen kendini soyutlayan ve yalnızca kendi sınıfından insanlarla muhatap olduğu ve dar gelirli, paraya ihtiyacı olan insanlarla muhatap olmadığı ve muhatap olmadığı için de böyle bir dünyaya karşı giderek duyarsızlaştığı yeni bir yaşam kazanmaktadır. Para bu grup için iyi bir efendi olurken kendileri de paranın karşısında kötü bir köledirler. Çünkü kendini mümin olarak iddia edenlerde modernitenin tasarlanmış diliyle konuşmakta ve düşünmektedirler. İslamın kendi diline sahip çıkmak ise modernite bulaşmış biri için oldukça zor hatta imkansızdır. Çünkü vahyi hayatın merkezine koymaktan çok realiteyi hayatın merkezine koymaktadırlar. Zekatımı veririm ne istersem yaparım, nasıl istersem yaşarım mantığı tamda seküler bir anlayışın peydahladığı bir düşüncedir. Oysa vahiy ilke olarak her şeyi Allah’a hasretmiş ve tüm kazanımlarında yalnızca O’nun iktidarını zirveye taşımak için olabileceğini deklare etmiştir. Zira Allah bu dünyanın oyun ve eğlenceden ibaret olduğunu, mal ve evlat yarışı biriktirmekten ibaret olduğunu nihai varış yerinin O’nun yanı olduğunu yarışanların O’nun vaat ettiği cennet için yarışması gerektiğini bildirmiştir.
İslam, peygamberin vefatından hemen sonra fetihlerle geniş bir coğrafyaya dağılırken insanların servetle ve güçle tanışmasının akabinde nasıl ki bozulmalar yaygınlaştıysa aynı şekilde günümüz modern toplumlarında da servet ve güç mümin olma iddiasında olanları dönüştürmeye başlamıştır. Bundan kurtulabilmek için iman etmek ve imanın da ispatı olarak Kur’an’da anlatılan Salih ameli işlemek gerekmektedir. Çünkü Salih amelin temelinde Allah adına insanı ve toplumu dönüştürmek vardır. İşte modernite bundan aşırı derecede rahatsız olur. Zira o markalarıyla, imaj hastalığı oluşturarak toplumu tüketim kölesi yapmak ister. Varlığını insanın marka tutkunluğuna ve daha çok tüketmesine borçludur. İman iddiasında olanların bu ayrımı iyi fark etmesi gerekir. Çünkü şeytan tıpkı atamız Adem’i soyup cennetten çıkardığı gibi bizi de takva elbiselerimizden arındırarak cennetten çıkarma derdindedir. Bugünün yasak meyveleri pek çoktur ve bu yasak meyvelerden biri de marka tutkusudur. insan, kendini yalnızca vahiy ile tanımlayabilir. İnsan olmanın koşulu da, yöntemi de vahiyle çizilmiştir. Eğer ki bir markaya sahip olamadığım için kendimi tanımlamakta aciz hissediyorsam kendimi neye tapındığımı gözden geçirmem gerekmektedir.
Evet modern insan, kendini sosyal sınıf içinde bir üst tura taşıması için markaları kendine şefaatçi kılarak şirkin/putçuluğun bir başka şeklini ortaya koymaktadır. Nasıl ki mümin Allah ile olan ilişkilerinde her türlü aracıdan arınarak tek olan Allah’a kulluk yapıyorsa aynı şekilde modernitenin de tuzağına düşmeden marka ve imaj tutkunluğunu aracı kılarak da insanlar arasında sınıflar oluşturmayacaktır. Cahiliye döneminin Lat’ını, Menat’ını ve Uzza’sını lanetlerken kendisine yeni modern Lat, Menat ve Uzzalar oluşturmayacaktır. Süleyman’ın (as) duasında olduğu gibi malı yalnızca Allah’ı daha fazla sevmede ve O’na daha fazla kulluk etmede bir araç olarak görmelidir. Bizler modernitenin bize sunduğu tasarlanmış bir dille konuşmak zorunda olmadığımızın farkına varırsak vahyin bizim için tasarladığı dille konuşma şerefine nail olmuş oluruz. O vakit sorunlarımızı çözmek için ciddi bir adım atmış oluruz.
“Her kim şeref ve kuvvet isterse bilsin ki, bütün şeref ve kudret Allah’ındır. Hoş kelimeler (tevhid ve tesbihler) ancak O’na yükselir, kabul olunur. Salih ameli de hoş kelimeler (tevhid) yükseltir, makbul kılar. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azap vardır. Bunların yaptıkları tuzak mahvolur gider.” (35/10)
“Bizim katımızda sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.” (34/37)
- 15-08-2024 YA EYYÜHEL MÜZZEMMİL
- 16-03-2024 SAHİP ÇIKILASI KELİMELERE TUTUNULMALI
- 09-12-2023 BEN FİLİSTİNİM
- 30-06-2023 HAYAL İL KURGU ARASINDA
- 01-12-2022 İNSANIN ALLAH'A OLAN YOLCULUĞU
- 03-08-2022 İNSANIN, ALLAH İLE OLAN İLİŞKİSİ
- 11-03-2022 İSLAM, TESLİM OLAN DEĞİL TESLİM ALAN BİR DİNDİR
- 01-05-2021 FEMİNİZM -II-
- 20-04-2021 FEMİNİZM -I-
- 27-06-2018 İSLAMİ DURUŞTAN TRANSEKSÜEL İSLAMCILIĞA GEÇİŞ
- 10-04-2017 İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DENEME
- 16-03-2017 KORKU CUMHURİYETİ
- 02-09-2016 İSLAM OLMAK NE DEMEKTİR?
- 20-02-2015 BİZLERİ İNŞA EDEN TERBİYE KİME AİT?
- 16-03-2014 RACHEL CORRİE
- 31-12-2013 İSLAMİ MUHALEFET GELENEĞİNE DUYULAN İHTİYAÇ
- 04-11-2013 "ORTADOĞU"DAKİ OLAYLAR VE MÜSLÜMANLAR
- 08-09-2013 SAFLARI KARIŞTIRMADAN NEREDE DURDUĞUNU BİLMEK GEREK
- 30-04-2013 MODERNİTENİN TÜKETTİĞİ İNSAN
- 04-02-2013 ÇAĞA TANIK OLMAK AMA HANGİ BİLGİ TEMELİNDE!
- 27-01-2013 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 24-12-2012 İHMAL EDİLMİŞ BİR TERİM OLARAK "İSLAMİ MÜCADELE"
- 01-12-2012 ÇAĞIN DİNAMİKLERİNE KARŞI DURUŞ
- 14-10-2012 TEVHİD SÖYLEMİMİZ NEDEN KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYOR?
- 14-09-2012 TÜKETİM TOPLUMUNDAN TÜKETİLEN TOPLUMA
- 24-06-2012 KELİMELERİN EDEBİ
- 16-05-2012 ALİM OLMAK MI ENTELEKTÜEL OLMAK MI?
- 12-04-2012 DÜŞÜNCE, KURUMLARDAN ÜSTÜN TUTULMALIDIR
- 15-03-2012 ÇAĞIN İLERİSİNDE VE GERİSİNDE OLMAK...
- 13-02-2012 MODERN DÜNYAYI İSLAM'LA YENİDEN TANIMLAMAK
- 13-01-2012 HAYATA RABB’İN ADIYLA BAKABİLMEK
- 22-11-2011 ÇAĞIN YENİ PUTÇULUĞU: MARKALAŞMA
- 04-11-2011 KUR’AN’DA İSİM KAVRAMI
- 26-10-2011 AÇLIK GÜNÜNDE YOKSULU DOYURMAK...
- 04-10-2011 BİR KUR'AN KAVRAMI OLARAK "İLİM"
- 05-09-2011 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 02-08-2011 MEKKE TOPLUMU VE YAŞADIĞIMIZ TOPLUM KARŞILAŞTIRMASI
- 20-06-2011 AKIL TOPLUMU
- 21-04-2011 MÜSLÜMANLARIN ZİHNİ SAVRULMALARINA DUR DENMELİDİR
- 24-12-2010 ÖLÜM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
- 30-11-2010 AHLAKI ALLAH’LA TEMELLENDİRMEK GEREK
- 28-10-2010 KUR’AN’I TERSİNDEN OKUMAK
- 07-10-2010 DÜŞÜNCEYİ DİRİ TUTABİLMEK GEREK
- 20-09-2010 ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACIMIZ VAR
- 23-08-2010 KULLUĞU ÖZGÜRLÜĞE TERCİH EDİYORUM
- 31-07-2010 ÇOCUKLAR NEYİN MİRASÇISIDIR?
- 15-07-2010 ZAMANIN FIRTINALARINDAN KORUNMAK GEREK
- 05-07-2010 NİTELİK Mİ NİCELİK Mİ?
- 21-06-2010 GÜNDEMLER GÜNDEM OLA
- 07-06-2010 GELİŞİM Mİ, BAŞKALAŞIM MI?
- 25-05-2010 MÜSLÜMAN OLMAK TARAF OLMAKTIR
- 11-05-2010 SALİH AMEL KÂFİRLERİ NİÇİN ÖFKELENDİRMELİDİR?
- 25-04-2010 NUH’UN GEMİSİNE BİNMEK
- 14-04-2010 SORULAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 30-03-2010 DOKUNULMAZLIKLARIMIZI KALDIRALIM
- 18-03-2010 HAYATA HİKMETLE DOKUNABİLMEK GEREK
- 25-02-2010 BİZ HANGİ SINIRLARIN ADAMIYIZ?
- 13-02-2010 BEN DEĞİŞMEDEN DÜNYA NE KADAR DEĞİŞİR?
- 05-02-2010 AÇILIMDAN YANA MIYIZ HİCRETTEN YANA MI?
- 01-02-2010 AHLAK, İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASINA ENGELDİR
- 17-01-2010 BİLİNCİME SAHİP MİYİM!
- 07-01-2010 FARK EDEBİLİYOR MUYUZ?
- 22-12-2009 UZUN BİR YOLCULUĞUN İMGELERİ
- 31-07-2009 İÇE DÖNÜK ŞAHİTLİK VE BİREY OLGUSU
- 04-02-2009 BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
- 18-01-2009 KUŞANMAK YA DA SLOGANLARLA DEŞARZ OLMAK
- 31-12-2008 GAZZE’DE GÖZÜ YAŞLI ÇOCUKLAR
- 29-11-2008 YAŞAMAYA DAİR...
- 16-11-2008 AYNADA KENDİMİZİ SEYRETMEK
- 03-11-2008 ŞEHADET ANCAK ŞAHİTLİK YAPANLARINDIR
- 07-10-2008 "VE SİZLER ÜÇ SINIF OLDUĞUNUZ ZAMAN..."
- 05-09-2008 KUR'AN "AYKIRI" BİR MESAJDIR
Makaleler
Hava Durumu