NAMAZDA KUR'AN OKUDUĞUMUZUN FARKINDA OLMAK

Şükrü HÜSEYİNOĞLU

07-07-2011 12:36


Bir şeyi yapıyor olmak, fakat yaptığının farkında olmamak… Bir nevi uyurgezerlik hali…

Şairin “Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler” mısraında ifade etmeye çalıştığı bu hali, hayatın anlamına dair bir kavrayış sahibi olmayan tek dünyalı insanlara yakıştırmak mümkün, fakat, hayatı onu var eden yüce Allah’ın anlamlandırdığı şekilde anlayıp yaşama iddiasındaki Müslümanlara yakıştırmak asla mümkün değildir.

Tabii ki Müslümanlar hata yapmayan, yanılmayan, unutmayan, gaflete düşmeyen kimseler değildir. İnsan olmak hasebiyle “uyurgezer” durumuna düşebilmek Müslüman için de geçerlidir. Lakin uyurgezerlik bir Müslüman için kalıcı bir durum olamaz, ancak arizi bir hali ifade edebilir. Rabbimizin Nisa Sûresi 17 – 18. âyetlerde beyan buyurduğu ölçü bu konuda da geçerlidir.

Şu Rabbani emre muhatap ve bu emirle mükellef olan bir Müslüman nasıl olur da uyurgezerliği bir hayat biçimi haline getirebilir ki:

“Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.” (İsrâ 17/36)

Evet, Müslüman olmak öncelikle sahih bilgi ve bilinç işidir. İnanç, ancak farkında olunan sahih bilgi ışığında bilince dönüştüğünde iman niteliği kazanır.

Günümüz Müslümanları olarak bu konuda ciddi zaafiyet ve sorunlar içerisinde bulunduğumuzu kabul etmek zorundayız. Kitab’ın ölçüleriyle muhatap kılındıklarında“Biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” anlayış ve refleksiyle hareket eden çoğunluğun ötesinde, Kur’an’a yönelme bilince ulaşmış insanlarımız için de bu tür sorunlardan söz etmek mümkün.

İşte burada, geleneksel din anlayışına sahip olanımızdan bilinç sahibi olanımıza genelde yaygın olarak yaşadığımızı gözlemlediğim bir problemi söz konusu etmek istiyorum. Müslümanların genelde, günde 5 vakit ikame ettikleri namazda Kur’an okuduklarının farkında ve bilincinde olmadıklarına dair bir gözlem bu.

Bu gözlemin doğru olup olmadığını test etmek için, çevrenizdeki Müslümanlara bugün hiç Kur’an okuyup okumadıklarını sormanız ve bu sorunun cevabını almanız yeterli. Gün içerisinde eline Mushaf veya Kur’an meâli almamış yahut farklı bir araçtan yazılı olarak okumamış Müslümanların genellikle vereceği cevabın olumsuz olacağı görülecektir.

Oysa yazılı bir metinden okumadıkları için Kur’an okumadıklarını düşünen ve ifade eden bu insanlar günde 5 vakit namaz ikame etmektedirler ve namazlarında Kur’an okumaktadırlar. Fakat başta da belirttiğimiz gibi, bir şeyi yapıyor olmakla, o şeyin farkında olmak aynı hâdise değildir. Uyurgezerlik bu durumun en ileri örneğidir. Kişi fiziki olarak gezinmektedir fakat uykuda olduğu için bunun farkında olmamaktadır. Bir süre sonra da uykusunun asıl mecraı olan yatağına dönmekte ve fakat bu dönüş de farkındalık dışı gerçekleşmektedir.

Günde 5 vakit namaz ikame ettiği ve namazlarında farz olduğu üzere Kur’an okuduğu halde, Kur’an okuduğunun farkında olmayan, bunu adeta bir farkındalık dışı alışkanlık olarak gerçekleştiren Müslümanların durumu da bir nevi uyurgezerlik hali değil midir?

Rabbimiz, namazda Kur’an okuduğumuzun farkında olmamızın ötesinde okuduğumuzun ne anlama geldiğinin bilincinde olmayı bize şart koşmaktadır. İçki içmeyi tam olarak yasaklayan Mâide 90, 91 ve 92. âyetler nâzil olmadan önce, içkili olarak namaza kalkmayı yasaklayan Nisâ Sûresi 43. âyet “namazda ne dendiğini bilmeyi” şart koşmaktadır.

Bugünün Müslümanları için içkiyle sarhoş olmak söz konusu olmasa da, bilgisizlik ve bilinçsizlik sarhoşluğundan muzdarip olduğumuzu ifade etmemiz gerekir.    

Bilindiği gibi, namazın olmazsa olmaz şartlarından biri de, kıraat yani Kur’an tilavetidir. Kur’an’ın ilgili âyetlerine bakıldığında, namazla Kur’an tilâvetinin nasıl ayrılmaz bir bütünü oluşturdukları görülür. Sadece şu birkaç âyet bu gerçeği anlamaya yeterlidir:

“Ey örtüsüne bürünen!

Gece kalk, ancak birazı dışında.

Gece yarısında veya biraz önce

Ya da biraz sonra... ve ağır ağır Kur’an oku!

Çünkü biz sana ağır bir söz vahyedeceğiz.

Gece uyanıklığı daha etkili ve okuyuş için daha elverişlidir.” (Müzzemmil 73 / 1-6)

“Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namazı kıl, fecir vakti Kur'an'ını (namazını) da; çünkü fecir vakti (namazda okunan) Kur'an'ı, işte o, şahid olunandır.” (İsrâ / 17 / 78)

Kur’an tilâveti namazın en önemli parçası olduğu halde, bugünün Müslümanlarının çoğunlukla namazda Kur’an okuduklarının farkında bile olmaması ciddi bir sorundur. Namazlarımızı “uyurkılarlık” halinden kurtarmak ve bilinç katına yükseltmek için öncelikle namazda Kur’an okuduğumuzun farkına varmamız gerekir.

Kur’an okuduğumuzun farkına varırsak, bir sonraki aşama “okuduğumuz Kur’an’ın farkına varmak” olacaktır inşaallah…

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
Diğer Yazıları

Makaleler

Hava Durumu


VAN