KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ -II-
Şükrü HÜSEYİNOĞLU
09-01-2021 13:20
Müşrik Mekke ileri gelenleri (Darun Nedve ekibi), sosyal-siyasal egemenliklerini üzerine bina ettikleri mevcut dünya görüşünü; kendisiyle ancak aracılar vasıtasıyla irtibat kurulup ancak aracılar vasıtasıyla kendisine ibâdet edilebilen, insanların dünya işlerine müdahil olmayan uzak ve dünya ile ilgisi bulunmayan Allah algı ve inançlarını ve bu algıya/inanca dayalı bütün bir dini anlayış ve pratiklerini bâtıl olarak niteleyip onları hakka, Allah’ı doğru tanıyıp dini (hayatla ilgili bütün ölçüleri) O’na has kılmaya dâvet eden Rasulullah (a.s.)’ın dâvetine cephe almışlardı, bilindiği üzere.
Rasulullah ve beraberindeki bir avuç mü’mine karşı türlü engelleme yollarına başvurdukları gibi, çeşitli uzlaşma, bir ara yol bulma arayışına da girdikleri, çeşitli tekliflerde bulundukları da malumdur. İşte bu orta yol bulma arayışı ve buna dayalı getirdikleri tekliflerden biri de, Rabbimizin Yûnus Sûresi 15. ayette haber verdiği “başka bir Kur’an getirmesi veya Kur’an’ı değiştirmesi” teklifidir:
“Onlara ayetlerimiz apaçık bir şekilde okunduğunda bize kavuşmayı ummayanlar: Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir, derler. De ki: Benim onu kendiliğimden değiştirmem söz konusu olamaz. Ben ancak bana vahy edilene uyuyorum. Ben, Rabbime karşı gelirsem büyük bir günün azabından korkarım." (Yûnus, 10/15)
Evet, onlar Kur’an’ın, vazettiği bütüncül hayat nizamıyla, kendilerine toplum üzerinde hevâlarına dayalı bir tahakküm kurma imkânı sağlayan mevcut toplumsal-siyasal işleyişi hedef aldığını, “câhiliye” olarak nitelediği bu işleyişi ortadan kaldırmayı gaye edindiğini görmüş, kendilerini ve elde edip sürdürdükleri imtiyazlarını tam 12’den hedefe koyan Kur’an’ın bu “yıkıcı” mesajları karşısında çaresiz kalınca, “Tamam bir Kur’an olsun, fakat bizim bütün bir düzenimizi, işleyişimizi hedef alan bu mevcut Kur’an’ı asla kabul etmeyiz. Ya bu Kur’an’ı değiştir, ya da yenisini getir” demek noktasına gelmişlerdi.
Bugüne geldiğimizde, ne Kur’an cephesinde ne de câhiliye cephesinde değişen bir şeyin söz konusu olmadığını görmekteyiz. Kur’an, Rabbimizin insanlığa bütüncül bir hidâyet rehberi, hayat nizamı olarak inzal buyurduğu üzere bütün dinamizmi ve güncelliğiyle ortada olduğu gibi, câhiliye de insan hevâsına dayalı işleyişi, yağma ve yığma düzeni, dar bir sınıfın toplum üzerindeki tahakküm ve vesayetiyle aynı şekilde varlığını devam ettirmektedir. Temel nitelikleri itibariyle Mekke câhiliyesi ile günümüz câhiliyesi arasında milim fark yoktur.
Dolayısıyla Kur’an’ın câhiliye karşısındaki dimdik duruşu, câhiliyenin asla tahammül edemeyeceği, bâtılı yıkıcı ve hakkı inşa edici mesajları karşısında bir taraftan engelleme ve diğer taraftan da uzlaşma, Kur’an’ı mevcut câhili algı ve işleyişlere entegre etme arayışları bugün de benzer şekilde devam ediyor. İslam’a, tıpkı muharref Hıristiyanlık gibi bir “mâbed dini”, ahkâmından ve egemenlik iddiasından soyutlanmış bir ahlak öğretisi olma konumu biçiliyor ve buna rıza göstermesi dayatılıyor.
Tabi dayatma dendiğinde, sadece kaba kuvvetle yapılan bir baskı ameliyesini anlamamak gerekiyor. Post-modern çağda bu iş daha ziyade algı yönetimi ve teolojik mühendislik yöntemleriyle gerçekleştiriliyor. Batıda, tüm tahrif edilmişliğine rağmen faizin haramlığı ve tesettür emri gibi Rabbani hükümleri yaşatan Hıristiyanlığın, hurafe ve bid’atlarla ve çeşitli şirk anlayışlarıyla bulandırılmış olsa da kısmi olarak devam ettirdiği Nebevi geleneğe dair kırıntıların, Protestanlığın muharref-sahih ayrımı yapmadan bütün bir geleneğe redd-i mirasçı yaklaşımı sebebiyle yok edilmesi ve yanı sıra hermenötism, historicism/tarihselcilik gibi yorum teknikleriyle insanın “kutsal metinler” karşısında anlamak ve yaşamakla mükellef bir muhatap olmaktan çıkıp, “Tanrı’nın maksadını” dahi tayin edebilecek ve dolayısıyla “kutsal kitapla” yönünü tayin eden değil, “kutsal kitaba” yön tayin eden, sınır çizen, onun hangi öğretisinin yaşanan dönem için geçerli, hangi öğreti ve hükmünün geçerliliğini yitirdiğini belirleyebilecek bir otorite konumuna çıkarılması neticesinde, din mefhumunun giderek salt bir ahlak öğretisine, “mâbed dini” formatına indirgendiği bilinen bir gerçektir.
19. asır itibariyle İslam coğrafyasında kendisini göstermeye başlayan Batı hayranlığı, her alanda Batının acentalığını yapmaya namzet yaklaşım biçimlerini beraberinde getirmiştir. Siyasette, bürokraside, askeriyede olduğu gibi, düşüncede, sanatta, yaşayışta da Batı mukallidliği, acentalığı/distribütörlüğü kendisini göstermeye başlamıştır. Batının insan aklını esas alıp mutlaklaştıran ve “her şey insana, onun aklına göre” anlayışıyla tam anlamıyla insanı kendi kendisinin rabbi, ilahı ilan eden pozitivizm ve hümanizmini, dolayısıyla sekülerizmini dünya görüşü olarak benimseyip, İslam coğrafyasında bu dünya görüşünün acentalığını yapmaya soyunanlar, ya İslam’a doğrudan cephe almışlar, ya da İslam’ı, “Protestan algı” veya tarihselcilik gibi modernist yaklaşımlar temelinde yorumlamaya kalkışarak, İslam ve Müslümanlara, modern algıya teslim ve tâbi olma dayatması içine girmişlerdir.
İngiliz işgali altındaki Hindistan’da 19. asırda Sir Seyyid Ahmed’le başlayan, “İslam’ı, Batılılar adına içeriden teslim alma çabası” olarak niteleyebileceğimiz bu modernist yaklaşımların hedefindeki temel unsur, İslam’ın ahkâmı ve egemenlik iddiası olagelmiştir. Bugüne geldiğimizde, iki asır aradan sonra bu modernist anlayış ve algı mühendisliğinin hız kesmeden devam ettiğini, dahası post-modern yaklaşım biçimleriyle daha da çeşitlendirilerek Kur’an mesajı ve ahkâmını, Batının yeryüzünü kasıp kavuran me’şum egemenliği adına etkisizleştirmeye, tarihe gömmeye çaba gösterdiğini müşahede etmekteyiz. Bu arada, Batı derken bir coğrafyadan değil, menşei coğrafi Batı olsa da bugün doğusu Batısıyla yeryüzünde maalesef egemen olan insan hevâsına dayalı câhili algı ve anlayışı kast ettiğimizi yeri gelmişken bir kere daha ifade etmekte fayda görüyoruz.
20. asırda, söz konusu ettiğimiz modernist yaklaşımın, yani İslam’ı ahkâm ve egemenlik iddiasından uzaklaştırarak bir genel ahlak öğretisine, mâbed dinine indirgeme algı ve anlayışının etkili bir “misyoneri” olarak karşımıza çıkan Fazlurrahman’ın, Amerikan üniversitelerinde bu yönde yaptığı çalışmalar, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi özelinde Türkiye’de de bir etki alanı oluşturmuştur. Söz konusu etkileşimin doğurduğu neticelere, algı biçimleri ve propaganda içeriklerine baktığımızda, tam olarak Mekke ileri gelenlerinin (bugün için dünya müstekbirlerinin) Kur’an’la ilgili Yûnus Sûresi 15. ayette söz konusu edilen taleplerini yerine getirmeye çalışma gayretkeşliği çıkmaktadır karşımıza. Bu gayretin sahipleri bu gerçeğin farkında olsalar da olmasalar da, propaganda ettikleri modernist yaklaşımlar hep bu talebe karşılık gelmektedir: “Bu Kur’an’ı değiştirin, bizim ictimai-siyasi-iktisadi düzenimizi tehdit eden ahkâmını revize veya iptal edin yahut da razı olacağımız, bizim düzenimizle çatışmayacak yeni bir Kur’an getirin!”
İslam’ın Değil, Bugünün Darun Nedvelerinin Hizmetindeki “Ankara Okulu”
Âlemlerin Rabbi’nin yaratıp yaşattığı insanlar için yegâne yol gösterici, yegâne hak rab, ilah ve melik olduğu gerçeğini kabul etmeyip, kendilerini müstağni görerek tuğyan eden ve Allah’ın kulları üzerinde hevâları üzere rablik, ilahlık ve meliklik taslayan 19, 20 ve 21. asrın Ebu Cehilleri de, ataları Amr b. Hişam, Velid b. Muğire, Ebu Leheb, As b. Vail misali, hakikat ve hâkimiyeti asıl sahibine, Âlemlerin Rabbi’ne has kılmayı vaz’eden ve insanlar için gerekli ölçüleri beyan eden Kur’an mesajına karşı savaş açtığı gibi, yine ataları gibi “Bu Kur’an’ı ya değiştirin, bizim ictimai-siyasi-iktisadi düzenimizi tehdit eden ahkâmını revize veya iptal edin yahut da razı olacağımız, bizim düzenimizle çatışmayacak yeni bir Kur’an getirin!” yaklaşımıyla hareket edegelmişlerdir.
Çağdaş Ebu Cehillerin bu taleplerine karşılık gelecek nitelikte Amerikan üniversitelerinde teolojik mühendislik çalışmaları yapmış olan Fazlurrahman’ın, gerçekte yetişmesi, bilgisi, algı ve anlayışının teşekkülü ile yaşadığı tarih ve mekândan bağımsız olması imkân dışı olan insanı “tarih üstü” bir konuma, Rabbimizin Kitab-ı Kerimini ise hadsiz ve haksız bir yaklaşımla “tarihsel” bir konuma mahkûm eden tarihselci tezleri, Türkiye’de de kendisine bir mürit kitlesi buldu. “Ankara Okulu” olarak nitelenen Ankara İlahiyat Fakültesi’ndeki bir ekip, Fazlurrahman’ın sapkın ve saptırıcı tezlerinin başbayiliğini üstlendi. “Sabit Din, Dinamik Şeriat” gibi ilk başta kulağa hoş gelen sloganlar eşliğinde, Kur’an’ın genel mesajlarının ve ahlaki öğretilerinin evrensel ve fakat ahkâmının tarihsel olduğunu, bugün için (hâşâ) geçerliliğini yitirmiş olduğunu öne süren yayınlar yaptılar. 28 Şubatçı ve sonrasında da muhafazakâr demokrat kadrolardan da bu tezlerine ciddi destek buldular.
“Din” mefhumunu genel ahlaki ilkeler ve “taabbudi alan”a indirgeyen ve “şeriatın dinamikliği” sloganı üzerinden açık şekilde bugünün şeriatını (hukukunu) belirleme yetkisini insan akıl ve hevâsına hasreden bu “ilahiyatçılar”, bu yaklaşımlarıyla açıkça “şârilik”, yani İslami ıstılaha göre ilahlık ve rablik tasladıklarını bilmiyor olamazlardı. Zira bilgi düzeyinde Kur’an’ı birçoğumuzdan daha iyi bildiklerinde kuşku yoktu. Ne var ki, bilginin/ilmin ahlâkı kuşanılmadığında, Kur’an’a takva bilinciyle değil de, onun, kendisine akademik gayelerle yaklaşıldığında, muttaki değil, müstağni ve taği bir konumlanmayla kendisiyle irtibat kurulduğunda insana yol göstermeyeceği, bilakis onun tuğyanını artıracağı zaten Rabbimizin haber verdiği bir husustur.[1]
Türkiye’de “Fazlurrahman müritliği” denilince akla ilk “Ankara Okulu” gelse de, bunun dışında da müritleri oldu söz konusu tahrif çizgisinin. Tahrif çizgisi diyoruz, zira bu çizgi, Rabbimizin insanlara sınır çizmesi anlamına gelen Kur’an ahkâmını Batının egemen paradigması adına tarihe gömme yaklaşımıyla açık şekilde Rabbimize, O’nun dinine sınır çizmeye kalkışmaktadır. Bunun ise apaçık bir tahrif ve tuğyan olduğu tartışmasızdır. İşte tam anlamıyla bir “teolojik mühendislik” ameliyesi olarak kendisini gösteren bu tahrif çizgisinin Türkiye’deki aktörlerinden biri de Mustafa Öztürk adlı “ilahiyatçı”dır. Bir süre önce yaptığı ve Kur’an’a ve Rasulullah (a.s.)’a açık bühtanlar içeren hadsiz bir konuşmasıyla yeniden gündeme gelen bu zat, Kur’an çalışmalarıyla tanınsa da, maalesef başından beri Kur’an’a modern öncüllerle yaklaşmak ve Kur’an’ın hayat menbaı mesaj ve hükümlerini bu öncüllerle sınırlamaya, hayatla bağlarını koparmaya kalkışmak yanlışıyla malûldür.
Söz konusu zat, “Kur’an’ın inanç ve ahlakla ilgili tüm mesajları evrensel ve tarih-üstüdür”[2] ifadesiyle, evrensel ve tarih üstü oluşu Rabbani bir beyan olmasının doğal bir gereği olan Kur’an’ın bu niteliğini “inanç ve ahlakla ilgili mesajlarıyla” sınırladığı mealinin sunuş yazısında, şu hadsizliği de yapmaktan geri kalmamıştı: “…Keza, ayetlerin son kelimelerindeki seci (nesir kafiyesi) de dönemin Arap dilinde mevcut olan bir hususiyettir. Seci aslında manaya pek katkısı olmayan, daha çok metnin lafzî yapısını estetize eden bir unsurdur...”[3] Yine aynı zatın, bir süre önce Karar gazetesindeki bir yazısında, Kur’an’ın bütün ayetlerinin tarih üstü metinler olarak algılanması sebebiyle halen namazlarda Ebu Leheb’e beddua edilmekte olduğu mealinde zırvaladığını hatırlıyorum.
Evet, görüldüğü üzere söz konusu zat, Kur’an ayetlerinin sonlarındaki Rabbani beyanları kafiye ve üstelik de (hâşâ) anlama katkısı olmayan, sırf edebiyat için konulmuş kafiyeler olarak niteleyecek kadar iz’anını kaybetmiş, ki Kur’an’la hemhal olan mü’minler, ayetlerin sonlarındaki ifadelerin ayet bağlamlarıyla olan güçlü irtibatını ve anlamı tamamlamada olmazsa olmaz niteliklerini ve Rabbimizin Kur’an’ın bir şiir ve şair sözü olmadığına dair ifadelerini iyi bilirler, yine muhafazakâr şair Arif Nihat Asya’nın dahi “Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” dizeleriyle ifade ettiği üzere, Ebu Leheb, Ebu Cehil, Velid b. Muğire gibi aktörlerin Kur’an açısından tarihsel aktörler değil, tüm çağlarda benzerleri yaşayan tağut ve müstekbir prototipi olduğu gerçeğinden dahi cahil kalmış bir haldedir.
İşte bu zatın son olarak gündeme gelen Kalem Sûresi 10-14. ayetlerle ilgili, tamamen ilim ve iz’an dışı, provokatif, edepsiz, sahibini maalesef kesinlikle İslam dairesi dışına çıkaracak türden ifadeleri de modernist/tarihselci anlayışın gelip dayanacağı noktayı göstermesi açısından ibretliktir. 13. ayet-i kerimedeki “zenîm” ifadesine Türkçedeki argo bir kelimeyle karşılık vererek, Mekke ileri gelenleriyle ilgili bu tür ifadelerin yer aldığı bir kitabın (hâşâ) Allah kelamı olamayacağını, ancak Muhammed (a.s.)’ın bir insan olması hasebiyle kızgın anında bu tür ifadeler kullanabileceğini söyleyerek, Kur’an’ın mânâsı ve lafzıyla Rabbimizin kelamı olduğunu açıkça inkâr ettiği gibi, Rasulullah (a.s.)’a da, argo bir kelime kullanmak ve (hâşâ) bu kelimenin bulunduğu kitabı Allah’a izafe etmek gibi fiiller izafe ederek hadsizlikte maalesef zirve yapmış bulunuyor.
Her şeyden önce zikrettiği Ferrâ’nın Meâni'l- Kur'ân’ı, İbn Kuteybe’nin Tefsîr Garîbi’l-Kur’ân’ı ve Zeccâc’ın Meâni'l-Kur'ân’ı gibi kaynaklarda, iddiasının aksine “zenîm” kelimesinin “Onlardan olmamasına rağmen bir kavme mulsak (onların mahallesinde ikamet eden yabancı) kişi”, “Kendilerinden olmamasına rağmen bir kavme takılan kişi” ve bir diğer anlamı olarak da “Kötülük ile bilinen kişi” olarak karşılık bulduğu görülmektedir.[4] Kısacası Rabbimiz, bu ayetler öbeğinde “mükezzibler/yalanlayanlar” olarak nitelediği Mekke ileri gelenlerinin niteliklerini bize bildirirken, bu niteliklerden birinin de “zenîm” oluşları, yani köksüzlükle malûl oluşları, sahih bir geleneğe sahip olmayan, türedi, bâtıl anlayış sahipleri olmaları, kötülüklerle bilinen kişiler olmalarını zikrediyor. Ki bu vasıflarla, geçmişten günümüze ve geleceğe, fert ve kurum olarak mükezzib prototipini bize tanıtmış ve bu tuğyani fert ve kurumlara itaat etmememizi ve onlarla müdahaneye (karşılıklı ilkelerden tavize dayalı uzlaşmaya) yanaşmamamızı öğretmiş oluyor.
Görüldüğü üzere baştan sona son derece öğretici, inşa edici sosyal ve siyasal mesaj ve ölçüler bildiren bir ayetler öbeği. Bu öbeği 8-14. ayetler bütünlüğünde okuduğumuzda, sekiz ayette iki defa, dünün ve bugünün Darun Nedvelerine, vahyi esas almayan, insan hevâsına dayalı câhili otoritelere itaat etmemeyi vaz’eden çok temel bir kurucu metinle muhatap oluyoruz. İşte bir okumuş-bilmiş câhil[5] çıkıyor, bâtıl otoritelere itaat etmemeyi ve onlarla uzlaşmamayı öğreten bir Kur’an bölümüne dair tamamen zırvadan ibaret sözler sarf ederek, temel siyasal bir inşaya dair ayetleri teolojik tartışma nesnesine dönüştürüyor. Küresel ve yerel tuğyanizme, sekülerizme, emperyalizme, kapitalizme bundan daha etkili bir hizmet olabilir mi? Tabi söz konusu zatın, zamanın Ebu Cehillerine, Ebu Leheblerine, Velid b. Muğirelerine bu teolojik hizmeti sağlarken, “Protestan papazlığı” misyonunu da aşan bir performans sergilediği de açıktır. Zira onlar “kutsal kitapları” İncil’i modern tuğyan ve bu tuğyanın ana katalizörü kapitalizmin ihtiyaçları çerçevesinde yorumluyor olsalar da, İncil’in “kutsallığını” tartışmaya açmadılar.
“Lavukluğun” Evrenselliği!
Biz Müslümanlar, akidemizi olduğu gibi ona dayalı amellerimizi de nezih, temiz tutmak zorundayız. Her türlü ricsten, fısk-fücurdan, yanlışlıktan olduğu gibi, kabalıktan, hoyratlıktan, kabadayılıktan da titizlikle uzak kalmamız icap eder. Dilimiz, üslubumuz da amellerimizin bir parçasıdır neticede. “Lavuk” kelimesi malum, argoda kullanılan, sokak ağzı dediğimiz konuşmalarda kendisine yer bulabilen çirkin, kaba-saba bir kelime. Söz konusu “ilahiyatçı”, o me’şum konuşmasında bu kelimeyi Ebu Cehil, As b. Vail, Ebu Leheb, Velid b. Muğire gibi Mekke ileri gelenleri için kullanıyor ve Kitab-ı Kerim'le ilgili "insanlığa söyleyeceği sözün çapı oradaki 3-5 lavuk müşrik. Bunlar ancak canı yanan peygamberin sözleri olabilir" şeklinde hadsiz, cahilce sözler sarf ediyordu.
Tarihin ibretlik tevafuku ve cilvesidir ki, söz konusu zat, söz konusu me’şum konuşmasıyla tam da "lavuk" diye nitelediği Mekke liderlerinin sözlerini tekrarlamış, Rabbimizin insanlığın dünya ve ahiret saadeti için bildirmiş olduğu hayat menbaı vahiy karşısında onların durumuna düşmüş oluyordu. Hatırlayalım ki Rabbimiz, Müddessir Sûresi 25. ayette Velid b. Muğire'nin Kur'an vahyine dair “Bu, ancak bir insan sözüdür” ifadesini hatırlatıyor ve 26. ayette de, onu bu inkârcılığı sebebiyle Sekara/Cehenneme yaslayacağını bildiriyor.[6]
Kısacası malum zat, hiç de yeni ve orijinal bir şey söylemiş olmuyor, tek yaptığı, "lavuk" diye nitelediği Mekke ileri gelenlerinin sözünü tekrarlamak. Kendi tabiriyle "lavukluk" yapıyor olsa da, biz kendisi için tabii ki bu çirkin, kaba kelimeyi kullanmıyoruz, asla kullanmayız. Zira başta dediğimiz gibi, akidemiz gibi amellerimizi ve dolayısıyla dilimizi de nezih, temiz tutmakla emrolunduğumuzu biliyoruz. Söz konusu “ilahiyatçı”, 15 asır sonrasında Mekke eşrafıyla aynı yaklaşımı (Kur’an’ın hâşâ beşer sözü olduğu) dillendirmekle aslında nasıl bir “evrensel” tabloda yerini aldığını idrak etmeli ve halini sorgulayıp nasuh tevbe ile, tağilikten muttakiliğe terfi etmelidir.
Makalemizin geçtiğimiz sayıdaki ilk bölümünde, kapitalizme teolojik hizmete mûti olarak piyasaya çıkarılmış bir “meal”den söz etmiş ve o mealde faiz ve başörtüsü gibi, modern ve post-modern tuğyan karşısında İslam’ın iki önemli hükmünün iptal edilmeye kalkışılması ve İslam’ın ortadan kaldırdığı bir câhiliye âdeti olan “mut’a nikâhı”nın meşrulaştırılmaya çalışılması konusunda değerlendirme yapmayı bu bölüme bırakmıştık. Ne var ki, malum “ilahiyatçı”nın geçtiğimiz ay içerisinde gündeme gelen me’şum sözlerine değinmeden geçmek istemedik. İnşallah bir sonraki makalemizde, bahse konu “meal”de ilmi yeterliliği bir tarafa bırakalım, asgari tutarlılık ve mantık düzeyinden bile mahrum bir şekilde dile getirilen yaklaşımları kısaca değerlendirerek bu makale serimize son vereceğiz.
DİPNOTLAR:
[1] “Biz, Kur'an'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, müminler için şifa ve rahmettir; zalimlerin ise yalnızca ziyanını artırır.” (İsrâ, 17/82)
[2] Mustafa Öztürk, Kur’an-ı Kerim Meali, Sh. 10, Otto Yayınları, 2008
[3] Mustafa Öztürk, a.g.e, Sh. 11
[4] Isfahani de Müfredat'ında kelimeyi benzer şekilde karşılamaktadır: "Toplumdan olmayan fazlalık/yabancı olan kişidir... Bir topluma nisbet edilen, onlara bağlanılan fakat onlardan olmayan köle demektir." Rağıb el-Isfahani, Müfredat / Kur’an Kavramları Sözlüğü, “Z-n-m” maddesi, Sh. 463, Çıra Yayınları
[5] Şair Orhan Şaik Gökyay, Edebiyat fakültesinden mezun olan bir gence fakültede neler öğrendiğini soruyor. "Hocam fâilâtun, fâilâtun, fâilundan başka bir şey öğrenmedim” cevabını alınca, tepkisini şu sözlerle dile getiriyor: "Öyleyse sen câhilâtun, câhilâtun, câhilunsun."
[6] "Bu, bir beşer sözünden başkası değildir, dedi. Onu Sekar'a yaslayacağım." (Müddessir, 74/25-2)
(Not: Bu makale, İktibas Dergisi'nin Ocak 2020 sayısında yayınlanmıştır.)
YORUMLARHenüz Yorum Yok !Diğer Yazıları
- 23-04-2024 ÂHİR ZAMANDA ERDEMLİ OLMAK VE ERDEMLİ KALMAK
- 08-02-2024 5816’YA KARŞI HAK VE HUKUK SAVUNMASI
- 19-01-2024 MÜSLÜMANLAR OLARAK BİR “BAYBURT DÂVÂMIZ” OLMALI
- 06-01-2024 KİTAB’IN ORTASINDAN KONUŞANLARA KULAK VERMEK
- 13-12-2023 ZULME VE ZALİME TUFAN GEREK!
- 26-10-2023 TERÖR NE? TERÖRİST KİM?
- 12-09-2023 SELAMUN ALEYKUM ARAPÇA, GÜNAYDIN TÜRKÇE Mİ?
- 27-08-2023 MEDYANIN GÜCÜ MÜ, GÜCÜN MEDYASI MI?
- 10-08-2023 KADİM BİR PUT OLARAK “GAVS” İNANCI
- 25-07-2023 DEĞİŞİM, ZORUNLU BİR İSTİKAMET MİDİR?
- 26-06-2023 DİYANET NİÇİN KURULDU, MEVCUT DURUMDA İŞLEVİ NEDİR?
- 10-06-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -III-
- 13-05-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -II-
- 13-04-2023 İYİ YAZMAK
- 23-03-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI
- 07-03-2023 İZLENİMLER... DEPREM DEĞİL KIYAMET
- 10-01-2023 TESETTÜRÜN EVRENSELLİĞİNDEN, ÇIPLAKLIĞIN EVRENSELLİĞİNE
- 08-12-2022 "TEVHİDİ" TARİKATLAR
- 11-11-2022 SEYYİD KUTUB BAĞLAMINDA DURUM TESBİTİ
- 15-10-2022 MODERN İNSAN, BİZ MÜSLÜMANLAR VE “HAYVAN HAKLARI”
- 09-09-2022 "BÜYÜK İKRAMİYE" HEP DÜZENE!
- 17-08-2022 KOMPLO TEORİLERİ VE SAVRULMALAR ARASINDA 15 TEMMUZ MUHASEBESİ
- 22-07-2022 KERVAN MI, ORDU MU?
- 20-06-2022 POLİTİK VE EKONOMİK BİR ENSTRÜMAN OLARAK “HOLOKOST” KAVRAMI
- 17-05-2022 TRİBÜNLERE OYNAMAK!
- 11-04-2022 MÂBED DİLİ, SİYASAL DİL, DÂVET DİLİ
- 15-03-2022 FARKLI BOYUTLARI VE MERHALELERİYLE “HİCRET” KAVRAMI
- 10-02-2022 YAŞANAN İSTİKAMET KRİZİ SÜRECİ VE “MERHALE FIKHI” SÖYLEMİ ÜZERİNE
- 12-01-2022 MUTAFFİFÎN DÜZENİ OLARAK KAPİTALİZM
- 18-12-2021 İBRAHİM (A.S.)’IN, MUSA (A.S.)’IN, MUHAMMED (A.S.)’IN RABBİNE İMAN ETMEK
- 08-12-2021 DİYARBAKIR İZLENİMLERİ
- 16-11-2021 KADİM VE GÜNCEL BOYUTLARIYLA “CÂHİLİYE”
- 06-11-2021 HATIRALARLA, AHMED KALKAN HOCAYA TANIKLIĞIM
- 11-10-2021 ALLAH’A İMAN ETMEK NE DEMEKTİR?
- 25-09-2021 POST-MODERN BİR İĞVA BİÇİMİ OLARAK “KUR’AN’IN GÖRECELİLİĞİ” İDDİASI
- 15-09-2021 RABBİMİZİ, KUR’AN’DAKİ İSİM VE SIFATLARIYLA TANIMAK, BİZİ KULA KULLUĞUN HER TÜRÜNDEN KORUR
- 06-09-2021 AFGANİSTAN’DA BATI VE DOĞU EMPERYALİZMİ ARASINDA İSTİKRAR ARAYIŞI VE TALİBAN'IN DÖNÜŞÜ
- 22-08-2021 ULÛHİYYET, RUBÛBİYYET VE İSİM-SIFAT TEVHİDİ TASNİFİ NE ANLAMA GELİYOR?
- 20-07-2021 TEVHİDİN İKAMESİNDE TEBERRİ VE HAMD KAVRAMLARININ ÖNEMİ
- 07-07-2021 BAŞÖĞRETMEN
- 11-06-2021 TEVHİD ESMÂSI VE ŞİRK ESMÂSI
- 11-05-2021 AKİDEMİZİ GELENEKSEL, MODERN VE POST-MODERN HURAFELERDEN ESMÂ İLE SELİM KILMAK
- 14-04-2021 TEMEL İMAN İLKELERİNİ, KUR’AN’DAKİ ESMÂ İLE KAVRAMAK -I-
- 11-03-2021 KAPİTALİST-MODERNİST TUĞYANA TEOLOJİK HİZMETTE SON ZIRVA: "BAŞÖRTÜSÜZ TESETTÜR"
- 02-02-2021 ÜMNİYYE/EMANİYYE KAVRAMI
- 09-01-2021 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ -II-
- 11-12-2020 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ
- 14-11-2020 DİRİLERE MENKIBE, ÖLÜLERE KISSA!
- 11-10-2020 LAİK DÜZENDE HUTBE VE KILIÇ!
- 16-09-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -V-
- 08-09-2020 İKTİDARIN EMPERYALİZM KARŞITLIĞI (!) GÖZ DOLDURUYOR
- 15-08-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -IV-
- 26-07-2020 HACCIMIZ, KURBANIMIZ, NAMAZIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 10-07-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -III-
- 09-06-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -II-
- 14-05-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -I-
- 01-05-2020 DİYANET BAŞKANI'NIN ÇIKIŞI, TEPKİLER VE HİÇ EKSİK OLMAYAN MASALLAR
- 17-03-2020 İP
- 10-02-2020 LAİK DÜZENİN TOKİ’Sİ, LAİK DÜZENİN BANKASI, LAİK DÜZENİN DİYANET’İ
- 08-01-2020 SANDALYELER KALDIRILINCA CÂMİLER ASLINA DÖNMÜŞ OLDU MU?
- 11-12-2019 AFRİN İZLENİMLERİ
- 19-11-2019 CÂHİL DOSTLARI VE AZGIN DÜŞMANLARI KISKACINDA PANODAKİ AYET
- 03-11-2019 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 10-10-2019 MODERNLEŞME POLİTİKALARININ NESNESİ VE DOLAYISIYLA MAĞDURU OLARAK KADIN
- 12-09-2019 “ATALAR DİNİ”NE HAYIR, “ATA DİNİ”NE EVET Mİ?
- 08-08-2019 KURBAN İÇİN, BIÇAĞINDAN ÖNCE BİLİNCİNİ BİLE!
- 10-07-2019 TARAF OLAN BERTARAF OLUR!
- 03-07-2019 İLİM HAKLA BÂTILI AYIRMAK, ÂLİM YAŞADIĞI ÇAĞDA HAKLA BÂTILI AYIRANDIR
- 23-06-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-06-2019 ASIRLARDIR “SEMBOLİK KRAL” MUAMELESİ YAPILAN KUR’AN’I, YENİDEN KAYNAK EDİNMELİYİZ
- 11-05-2019 TÜM MESELE, “TEMEL KAYNAĞIN” NE OLDUĞU
- 10-04-2019 SELEFİYYE, HURAFELERE KARŞI SAHİH İSLAM SÖYLEMİNDE NE KADAR TUTARLI?
- 24-03-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-02-2019 YAŞAR NURİLEŞME TEMAYÜLÜ
- 01-01-2019 BÜYÜ, NAZAR, RUKYE VE CİNLERLE ETKİLEŞİM KONULARINA GİRİŞ
- 10-12-2018 SON AYLARIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERİMİZE DAİR KISA KISA
- 10-11-2018 KEMALİSTLERİN ANDI, BİZİMSE AKİDEMİZ VAR!
- 09-10-2018 AVM VE STADYUM ARASI “MESCİD”, CAHİLİYE ARASI “İSLAM”
- 09-09-2018 İSLAM COĞRAFYASINDAKİ İKTİDARLARIN ALLAH’I OLSAYDI, ONLARIN DOLARI OLMAZDI
- 28-08-2018 RASULULLAH (A.S.) YERLİ VE MİLLİ MİYDİ?
- 08-08-2018 KUTSAL DEVLET OLUR MU?
- 07-07-2018 MUHAFAZAKÂR CENAHTA YÜKSELEN TREND: LAİKLİKTEN LAİKLİK BEĞENMEK
- 19-06-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 07-06-2018 DÜNYEVİLEŞME SADECE “TEK DÜNYALILAR”IN SORUNU MU?
- 22-05-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 11-05-2018 İSLAM DÂVÂSININ/DÂVETİNİN İLK AŞAMASI: HAKLA BÂTILIN AYRIŞTIRILMASI
- 27-04-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 09-04-2018 MÜ'MİN İLE MÜRİD FARKI
- 30-03-2018 ÇİFTLİK BANK OLAYI, KUR'AN'I KABİRLERDE OKUYUN FERMANI VS
- 13-03-2018 MEYDANI DİN HAKKINDA AHKÂM KESENLERE BIRAKMIYORUZ!
- 06-03-2018 “YENİ TÜRKİYE”DE “ESKİ TÜRKİYE”LEŞME TEMAYÜLLERİ
- 12-02-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR TESBİTLERİM
- 27-01-2018 CAHİLİYEYE İSLAM AŞISI BİD’ATI
- 04-01-2018 HAYAT: İKİ “İKRA” EMRİ ARASI
- 22-12-2017 EMANİYYEDEN/KURUNTULARDAN İLME, ÜMMİLİKTEN KİTABİLİĞE
- 16-12-2017 KUDÜS GÜNDEMİNE DAİR
- 27-11-2017 KERKÜK'ÜN DİLİ OLSA
- 15-11-2017 SON KURTARICILAR KEMALİZMLE BÜTÜNLEŞİRKEN…
- 05-11-2017 KADINLARIN, KOCALARININ İSTİKAMETSİZLİĞİ İLE İMTİHANI
- 17-10-2017 DİNDARLAŞMA TRENDİNDEN, DİN(İ)DARLAŞMA TRENDİNE
- 08-10-2017 SUS PAYLARINA RÂZI OLMAK VEYA OLMAMAK
- 19-09-2017 İSLAM YOLUNUN, KRALLARI DEĞİL KURALLARI VARDIR
- 31-08-2017 KURBAN ETİ "DİN"LENDİRİLMELİ
- 13-07-2017 KUR’AN’DA “DAMAL SİLUET ŞENLİKLERİ”
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (HAZİRAN)
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (MAYIS)
- 30-05-2017 TARİHTEN İKİ ÖRNEK OLAY IŞIĞINDA GÜNCEL ŞAHİTLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜMÜZ
- 21-05-2017 KADINLARA AÇIK MEKTUP
- 26-04-2017 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 13-04-2017 GÜNCELE DAİR KISA KISA
- 13-03-2017 “KUTSAL DEVLET” ANLAYIŞI ZULÜM ÜRETİYOR
- 08-03-2017 LÂ DEMEK VE FAKAT İLLALLAH DİYEMEMEK!
- 30-01-2017 KUR’AN’I NİHAİ BAŞVURU, HÜKÜM VE ÇÖZÜM MERCİİ OLMAKTAN ÇIKARMAK
- 22-12-2016 HALEP, ŞEHİD ŞEHİRLER KERVANINA KATILIRKEN…
- 10-11-2016 ERDOĞAN’IN “MÜSLÜMAN SİYASETİ" SÖZÜNE DAİR
- 03-10-2016 STK'DAN CEMAATE, KİLİSE FORMUNDAN MESCİDE
- 24-09-2016 SÖZ KONUSU OLAN İSLAM İSE, HİÇBİR ŞEY TEFERRUAT DEĞİLDİR
- 17-09-2016 KURBAN VE HACC, BİR SON MUYDU, BAŞLANGIÇ MI?
- 20-07-2016 YALNIZ DARBEYE DEĞİL, DEMOKRASİYE DE TEKBİRLE DİRENMELİ
- 07-07-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –II-
- 22-06-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –I-
- 29-05-2016 PARÇALANAN BEDENLERİMİZ VE PARÇALANAN AKİDEMİZ
- 26-04-2016 YENİ TÜRKİYE ve LAİKLİK
- 07-03-2016 MUHAFAZAKÂR KESİMDE PERİNÇEKLEŞME SENDROMU
- 24-02-2016 SELEFİLİĞİN, KUR’ANİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ -I-
- 05-02-2016 ŞAPKAYI NASIL GİYDİRDİLER?
- 31-12-2015 ALLAH’A KARŞI TAŞKINLIK, HALKA KARŞI TAŞKINLIK
- 04-12-2015 SEKÜLERLEŞEN DİL
- 15-11-2015 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 27-10-2015 “NAZAR” VAR MI?
- 19-09-2015 NAMAZIMIZ, HACCIMIZ, KURBANIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 28-07-2015 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 22-06-2015 ALLAH’TAN BAŞKALARIYLA KORKUTULMAK
- 21-05-2015 “DİNDAR” KELİMESİ HANGİ BOŞLUĞU DOLDURUYOR?
- 31-03-2015 İNSANIN HAKKI, ALLAH’IN HAKKI
- 18-02-2015 “LAİKLİĞE VEDA” MI?
- 13-01-2015 MÜSLÜMAN DUYGUYLA DEĞİL, ÖLÇÜYLE HAREKET EDER
- 17-12-2014 DEVLETİN PARALELİ, DİKEYİ
- 18-10-2014 İSLAM'A TESLİM OLMAK MI, İSLAM'I TESLİM ALMAK MI?
- 03-10-2014 ALAN HÂKİMİYETİ VERSUS BÖLGESEL VE KÜRESEL HÂKİMİYET
- 16-09-2014 "ESKİ TÜRKİYE" - "YENİ TÜRKİYE" FARKI
- 27-08-2014 GAZZE HALKI İZZETİ ÖĞRETİYOR
- 03-08-2014 RİVAYET KÜLTÜRÜYLE HESAPLAŞILMADAN, IŞİD’E KARŞI ÇIKMAK MÜMKÜN MÜ?
- 19-07-2014 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 23-05-2014 TEKASÛR SORUNU ve SOMA FACİASI
- 30-04-2014 HİRA SONRASINA AİT BİR DURUŞA SAHİP OLMALIYIZ
- 01-04-2014 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -IV-
- 05-03-2014 MÜSLÜMANLARIN KURUMSALLAŞMAKLA İMTİHANI
- 27-02-2014 PAKİSTANLI ÇOCUKLARA 10. YIL MARŞI OKUTAN "HİZMET"
- 11-02-2014 FİRAVUN'UN SARAYINDA İMANINI GİZLEYEN MÜ'MİN KISSASI BİZE NE DİYOR?
- 11-01-2014 BU NEYİN KAVGASI?
- 12-12-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -III-
- 28-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -II-
- 17-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -I-
- 12-11-2013 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 11-10-2013 CAMİ AVLUSUNDAKİ LAİK REJİM
- 06-10-2013 CAMİ–CEMEVİ VE CAMİ-AVM
- 27-09-2013 DEĞİŞEN MEDYA DÜZENİ, DEĞİŞMEYEN MEDYA ALIŞKANLIKLARI
- 17-09-2013 BİR KÖYDE İKİ MUHTAR OLMAZ
- 25-08-2013 MURSİ'YE YAKIŞAN, MISIR'IN SARAYI MI ZİNDANI MI?
- 11-08-2013 ERGENEKON VE İKİ MAĞARANIN TANIKLIĞI
- 19-07-2013 BATI PUTUNU, MÜSLÜMANLAR İLKELERİNİ YİYOR
- 08-07-2013 DEMOKRASİNİN SINIRLARI
- 04-07-2013 KAVRAM TÜKETİCİLİĞİ
- 22-06-2013 MÜSLÜMANIN İSTİKAMETİNİ KONJONKTÜR DEĞİL İLKELER BELİRLER
- 16-06-2013 PEYGAMBERLERE İMAN, ALLAH'IN HAYATA MÜDAHİL OLUŞUNA İMANDIR
- 08-06-2013 MAHKÛM DEĞİL, HÂKİM OLAN ALLAH'A İMAN ETMEK
- 31-05-2013 YEREL ERGENEKON MU, KÜRESEL ERGENEKON MU?
- 20-05-2013 MAVİ MARMARA ÜZERİNDEN SİYONİST REJİMİ MEŞRULAŞTIRMAK
- 28-04-2013 BİR MUHASEBE DENEMESİ VE İSTİKAMET HATIRLATMASI
- 22-04-2013 KUR'AN KISSALARINDA TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN İLKELERİ
- 12-04-2013 "ANKARA'DA KIRK BEŞ YIL" KİTABI ÜZERİNE
- 06-04-2013 "SOSYAL MEDYA" VEYA ÇAĞIN LOTUS ÇİÇEKLERİ
- 22-03-2013 “ÖZGÜR SURİYE” Mİ, “İSLAMİ SURİYE” Mİ?
- 17-03-2013 BÖYLE BİR CİHAD ANLAYIŞI OLUR MU?
- 28-02-2013 AKP'NİN YAPTIĞI "KİMLİK SİYASETİ" DEĞİL Mİ?
- 12-02-2013 MÜNKERLE BARIŞIK MÜSLÜMANLIK!
- 20-01-2013 "İSLAMİ KAPİTALİZM" SAPTIRMASI
- 10-01-2013 GANNUŞİ’DEN DEMOKRASİ VAAZI DİNLEMEK
- 28-12-2012 TASAVVUF NEDİR, NE DEĞİLDİR?
- 12-12-2012 SİYASETİ AKİDEDEN BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- 06-12-2012 NEO-MÜRCÎLİK VE NEO-HARİCİLİK ARASINDA
- 30-11-2012 BİZİM "SANDY KASIRGAMIZ"
- 15-11-2012 HAKLA BÂTIL BİRBİRİNE KARILIRKEN MÜSLÜMANLAR NE YAPIYOR?
- 09-11-2012 PEYGAMBER KISSALARINDA İSLAMİ MÜCÂDELENİN İLKELERİ
- 01-11-2012 YARIM KALAN DUA
- 20-10-2012 BU NEYİN REKABETİ?
- 15-10-2012 KUR'AN KARŞISINDA BİR POSTMODERN GÜRÜLTÜ: GÖRECELİLİK İDDİASI
- 08-10-2012 KOMPLOCULUK?
- 01-10-2012 ALLAH'IN DİNİ PAYANDALAŞTIRILIRKEN SESİZ KALMAK
- 16-09-2012 TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLARA ÇAĞRI
- 09-09-2012 "ŞAM'IN FAZİLETLERİ" RİVAYETLERİ ÜZERİNE
- 02-09-2012 K. ALPAY VE A. DURSUNOĞLU: GERÇEĞİN İKİ YARISI
- 25-07-2012 SURİYE DİRENİŞİNE BAKIŞIMIZ
- 12-07-2012 RAMAZAN AYI VE BİR FARKINDALIĞI ŞAHİTLİĞE DÖNÜŞTÜRME ZORUNLULUĞUMUZ
- 12-06-2012 "HARAMEYN DÅVAMIZ" DA OLMALI
- 08-06-2012 HARAMEYN VE ACI GERÇEKLER
- 28-05-2012 "ANAYASA" İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜNÜZ BU MU?
- 23-05-2012 UMRE YOLCULUĞUNUN ÖĞRETTİKLERİ
- 07-05-2012 MÜLK KAVRAMINI DOĞRU ANLAMAK
- 21-04-2012 KULLANAN - KULLANILAN!
- 01-04-2012 FE EYNE TEZHEBÛN!
- 23-03-2012 TARİH NİÇİN TEKERRÜRDEN İBARETTİR?
- 18-02-2012 İDDİALARIMIZ VARDI BİZİM
- 02-02-2012 SURİYE DİRENİŞİ VE ÂDİL ŞAHİTLİK SORUMLULUĞU
- 14-01-2012 DERGİ DEĞİL MEKTEB: İKTİBAS
- 30-12-2011 "KORSAN" VE "KAÇAKÇI" NİTELEMELERİ ÜZERİNE
- 23-12-2011 MÜSLÜMANLARIN KURUMLAŞMAKLA İMTİHANI
- 13-12-2011 KÜRESEL NEVZAT TANDOĞAN: NATO
- 03-12-2011 FETVA
- 18-11-2011 "ÇÖZÜM İSLAM'DA" HAKİKATİNE BURUN KIVIRMAK
- 23-10-2011 "İDEOLOJİSİZ ANAYASA" TALEBİ VE MÜSLÜMANLAR
- 12-10-2011 NİÇİN CİDDE VE KAHİRE?
- 21-09-2011 SUS PAYLARI VE MÜSLÜMANLAR
- 16-09-2011 BİLGİ FETİŞİZMİ
- 19-08-2011 AÇLIK SORUNU, İNSANİ YARDIM VE İSLAMİ MÜCADELE
- 16-08-2011 YÜZDE 81 DİNDAR, YÜZDE KAÇ MÜSLÜMAN?
- 25-07-2011 UNUTULMAYA YÜZ TUTAN DİL: TEVHİDCE
- 20-07-2011 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 07-07-2011 NAMAZDA KUR'AN OKUDUĞUMUZUN FARKINDA OLMAK
- 30-06-2011 HUDEYBİYE İSTİSMARINDA SON NOKTA
- 22-06-2011 İSLAM COĞRAFYASI, TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR VE ÜÇ TUTUM
- 13-06-2011 RAHAT KAÇIRAN ÂYETLER!
- 02-06-2011 SİSTEM İÇİ DEĞİŞİM MÜSLÜMANLARIN LEHİNE Mİ İŞLİYOR?
- 27-05-2011 İTİDAL KAVRAMI DOĞRU ANLAŞILIYOR MU?
- 10-05-2011 "MEÂL - TEFSİR" FORMU DOĞRU MU?
- 01-05-2011 "TÖRENLER CUMHURİYETİ" VE ÇOK KUTSALLILIK
- 15-04-2011 İSLAM TOPRAKLARI NİÇİN KOLAY BOMBALANIYOR?
- 10-04-2011 BDP ÇOK GEÇ UYANDI!
- 25-03-2011 SENİN QULHUN SANA, BENİM QULHUM BANA!
- 05-03-2011 BÖLGEDEKİ GELİŞMELER: "İSLAM'SIZ LÂ" NE GETİRİR?
- 28-02-2011 ÖLÜM, İLKELER, PRAGMATİZM
- 18-02-2011 ŞEHADET: ALLAH İÇİN OLMAK
- 12-02-2011 TUNUS VE MISIR DENKLEMİ
- 31-01-2011 “Tarihin sonu"ndan devrimler çağına
- 21-01-2011 BİN ALİ, NE ÖZENTİSİYDİ?
- 07-01-2011 SEYYİD KUTUB VE BİZ: GERİ DEĞİL İLERİ
- 11-12-2010 “SEYYİD KUTUB’U AŞMAK” SÖYLEMİ
- 27-11-2010 KAPİTALİST KUŞATMAYA KARŞI ÇARESİZ MİYİZ?
- 10-11-2010 BİR AĞAÇ GİBİ TEK BAŞINA, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇE
- 26-10-2010 MÜ'MİNLER BİRBİRLERİNİN VELîSİ Mİ?
- 23-10-2010 DANİEL BEBEK
- 12-10-2010 İSLAMİ SİYASET, MUHAFAZAKÂR SİYASETTEN AYRIŞMAKLA BAŞLAR
- 24-09-2010 KUR'AN MI TEMEL BELİRLEYİCİDİR, HADİSLER Mİ?
- 13-09-2010 AHALİYİ KİMLİKSİZLEŞTİRME PARTİSİ
- 07-09-2010 SON OLARAK...
- 28-08-2010 TERAZİNİN AYARLARIYLA OYNAMAK
- 23-08-2010 PRAGMATİZM ÇIKMAZI
- 13-08-2010 ERCÜMEND ÖZKAN FARKI
- 06-08-2010 HANGİ KÜRT MESELESİ?
- 16-07-2010 DUAYI BİREYSELLEŞTİRMEK
- 07-07-2010 RASULULLAH NİÇİN HABEŞİSTAN’A HİCRET ETMEDİ?
- 21-06-2010 ZAYIFLATILAN İSLAM DEVLETİ PERSPEKTİFİ
- 11-06-2010 ŞEHİDİN ARKADAŞI OLMAK
- 03-06-2010 KAHROLUYORUM
- 21-05-2010 MÜ'MİN ZİHNİN TEMEL KODLARI
- 15-05-2010 İLİŞTİRİLMİŞ DUYARLILIKLAR VE AFGANİSTAN
- 27-04-2010 TEVHİDDEN BAĞIMSIZ ADALET SÖYLEMİ
- 21-04-2010 MÜSLÜMANLAR VE "SİSTEMİN YENİDEN İNŞASI"
- 19-04-2010 TERÖRİZMİ KINAMAK
- 12-04-2010 TEKNOLOJİ: NE MAHRUMİYET, NE MAHKÛMİYET
- 10-04-2010 PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALMAMALI
- 30-03-2010 KENDİ YERİMİZDE VE KENDİMİZ OLARAK...
- 26-03-2010 BUGÜNE KADAR HELAL MİYDİ?
- 12-03-2010 SOMALİ'DE "KORSANLAR VE İMPARATORLAR"
- 02-03-2010 MİNBERLER VE MİHRABLAR
- 19-02-2010 NATO'YA KİM "ONE MİNUTE" DİYECEK?
- 14-02-2010 SORGULANMAYAN VESAYET
- 06-02-2010 BAŞÖRTÜSÜ: ÇÖZÜM YAHUT ÇÖZÜLME
- 25-01-2010 DAVETTE YUVARLAK MASA MODELİ
- 19-01-2010 İSLAM RESTLEŞMEDİR!
- 09-01-2010 ÜÇ TARZ-I SİYASET
- 28-12-2009 BİZİM DE MUNTAZERİLERİMİZ OLMALI
- 17-12-2009 YOL AYRIMINDA İKİ PROJE
- 10-12-2009 O ZATEN KEFENİNİ GİYMİŞTİ
- 02-12-2009 İSLAM, KAPİTALİZMİN VİCDANI KILINAMAZ
- 26-11-2009 KURBAN
- 14-11-2009 GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ DİNDARLIK
- 08-11-2009 KİRLİ ÇORAP - KİRLİ MAHYA İKİLEMİNDE DİYANET
- 31-10-2009 ZİKR: RİTÜELLEŞTİRİLEN HAYAT ÖLÇÜSÜ
- 22-10-2009 İSTİKRAR
- 10-10-2009 ÇÖP İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ
- 24-09-2009 'DİNDARLIK ANKETLERİ'NDE SORULMAYAN SORU
- 06-09-2009 HANGİ EHL-İ SÜNNET?
- 26-08-2009 NAMAZ KILMAYANLAR NİÇİN ORUÇ TUTAR?
- 10-08-2009 RAMAZAN NİÇİN ZAM AYI OLDU?
- 15-07-2009 SEN DE Mİ ADEM!
- 01-07-2009 İSLAM İHTİLALCİ DEĞİL İNKILABCIDIR
- 16-06-2009 İRAN'DA "CUMHURİYET MİTİNGLERİ"
- 30-05-2009 DİNİ PAYANDALAŞTIRMAK
- 16-05-2009 OBAMA'DAN "CAN ALICI" MESAJLAR
- 04-05-2009 NÖBET YERLERİMİZİ NE ÇABUK TERK ETTİK
- 19-04-2009 "KUTLU DOĞUM" NE ZAMAN?
- 03-04-2009 "BEN YAPTIM OLDU" UMURSAMAZLIĞI
- 26-03-2009 BULDUĞUMUZ DEĞİL UMDUĞUMUZ
- 19-03-2009 PUTİN RUSYASI ve İSLAM
- 11-03-2009 BEN “SEÇİM”İMİ O GÜN YAPMIŞTIM
- 28-02-2009 AK PARTİ 28 ŞUBAT’IN MUSA’SI MI, ÂSÂSI MI?
- 19-02-2009 BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMAYA VAR MISINIZ?
- 13-02-2009 GAZZE'NİN KİMLİK İHRACI VE ÇOCUKLAR
- 30-01-2009 BİR AYAKKABI DA ERDOĞAN’DAN
- 18-01-2009 KAZANAN GAZZE HALKI OLDU
- 05-01-2009 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 11-12-2008 ARABESKİN EN TEHLİKELİSİ
- 28-11-2008 KURBAN ORTAKLIĞI
- 20-11-2008 BÜYÜCÜLER VE KEMALİSTLER
- 08-11-2008 OBAMA KİMİ KURTARACAK?
- 08-10-2008 KÜRT SORUNU: ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ, ÇÖZÜM MÜ?
- 18-09-2008 RAMAZAN, KUR’AN VE KADINLAR
- 07-09-2008 ANNE-BABAYA "ÖF" DEMEYEN BİR TOPLUM!
- 27-08-2008 RAMAZAN DENİNCE
- 19-08-2008 AKVARYUM MÜSLÜMANLIĞI
- 03-08-2008 PUTLARIN HAKKI DEVİRİLMEKTİR, ISLAH EDİLMEK DEĞİL!
- 17-07-2008 İSLAM’IN İLK ŞARTI CİDDİYETTİR!
- 08-07-2008 MÜSLÜMANLAR CAHİLİ SİSTEME KANAT OLMAMALI!
- 29-06-2008 ÇİZGİ FİLMLER NE KADAR MASUM?
- 20-06-2008 PROVOKATÖR İTHAMI ÜZERİNE
- 03-06-2008 DOĞRU CAMİLER AÇIK, FAKAT NEYE?
- 24-05-2008 YANGINDA İLK KURTARILACAK
- 14-05-2008 BOYKOTUN ÖNEMİNİ KAVRAYAMAYANLAR İÇİN BİR HABER
- 03-05-2008 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 19-04-2008 NE "HOŞKÖRÜ", NE ŞİDDET KÖRÜ!
- 05-04-2008 HATİM KAMPANYALARI
- 11-03-2008 KADIN-ERKEK: REKABET Mİ, VELAYET Mİ?
- 01-03-2008 “MÜCAHİD DENKTAŞ” İSLAMİ DEĞERLERE KARŞI!
- 23-02-2008 KUR’AN İLAÇ DEĞİL REÇETEDİR
- 07-02-2008 HERKES DİNİNİN SAHİCİ ADAMI OLMALI
- 26-01-2008 BU KADAR CEHALET İÇİN "AYDIN" OLMAK ŞART MI?
- 20-01-2008 BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI KEMALİZM-APOİZM İTTİFAKI MI?
- 06-01-2008 NAMAZLARIMIZI HIZDAN KORUYALIM
- 25-12-2007 HACCIMIZI GERİ İSTİYORUZ
- 04-12-2007 BU SENARYO, ALFRED HİTCHCOCK'A MI AİT?
- 19-11-2007 KUDÜS BULUŞMASI: RENKLER AYRI, DUYGU VE SLOGANLAR AYNI
- 01-11-2007 TOPLUM MÜHENDİSLERİNİN YENİ GÖZDELERİ: NEOMENKIBECİLER
- 08-10-2007 TV ESİR ALIYOR; ESİR OLACAK MIYIZ?
- 01-10-2007 "NİŞANLILIK DÖNEMİ NİKAHI": KİTABA UYMAK YERİNE KİTABINA UYDURMAK
- 11-09-2007 BELEDİYELER VE RAMAZAN: GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!
- 01-09-2007 KAVRAMLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM!
- 07-08-2007 “İSLAMSIZ İSLAM” SAPTIRMALARINI BOŞA ÇIKARMAK
- 27-07-2007 ULUSALCILARIN MUMU YATSIYA KADAR YANDI!
- 23-07-2007 İSLAMİ MÜCADELE BİR BÜTÜNDÜR, PARÇALANAMAZ!
- 12-07-2007 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 02-07-2007 JAKOBENİZMİN YENİ MEVZİSİ, YENİ MASKESİ: ULUSALCILIK
- 14-06-2007 ÇEVRESEL İFSADIN SONUCU: "SEKÜLER KIYAMET" BEKLENTİSİ
- 05-06-2007 LAİSİZMİN MERCAYUN'U, İSLAM'IN BİNT CİBEYL'İ
- 25-05-2007 İSLAM SADECE ANLATILMAZ, YAŞANIR
- 12-05-2007 ÇÖZÜM; MEŞAKKATLİ FAKAT İSABETLİ OLAN NEBEVİ HAREKET METODUDUR
- 01-05-2007 HAYALCİ VE ERTELEMECİ SİYASETİN SONU: "TİYATROMUZ BURAYA KADARDI!"
- 27-04-2007 PROVOKASYONLAR, TEKTİPÇİ ULUS KİMLİK KURGUSUNDA DÜĞÜMLENİYOR
- 18-04-2007 “ILIMLI MÜSLÜMAN” KİMDİR?
- 11-04-2007 KAVMİYETÇİLİK, EMPERYALİZME KUSURSUZ HİZMETİNİ SÜRDÜRÜYOR
- 30-03-2007 İNTERNETİ MÜSLÜMANCA KULLANMAK
- 22-03-2007 ESKİDEN BAKKALLARIMIZ VARDI
- 12-03-2007 “BÜYÜK BULUŞMA"DAN BÜYÜK TAHRİBAT
- 23-02-2007 “MUHAFAZAKAR DEMOKLES”İN KILICI İLKAV’IN TEPESİNDE
- 07-02-2007 KUR'ANI TAHKİR VE TEZYİF SUÇU
- 22-01-2007 İKİ YÜZLÜ MEDYANIN “ÇILGIN TÜRKLER”İ
Makaleler
Hava Durumu