KADİM VE GÜNCEL BOYUTLARIYLA “CÂHİLİYE”
Şükrü HÜSEYİNOĞLU
16-11-2021 14:29
İslam’ın doğru anlaşılması ve güncel olarak aktif bir hayat tarzı ve nizamı olarak insan ve toplum hayatında belirleyici olmasının bir şartı da, gerek İslam’ın kavramlarının, gerekse mevcut durumda insanların algısını oluşturan, toplumlara yön veren egemen paradigmalara ait kavramların güncel karşılıkları ve şümulleriyle bilinmesidir.
İslami kavramların sözlük ve ıstılahi anlamları bilindiği halde, bu kavramların güncel karşılıkları üzerinde durulmaz ise, hayattan ve egemenlik ilişkilerinden kopuk, İslam’ın, bâtılı bâtıl bilip ondan teberri ve hakkı hak bilip ona ittiba öğretisi ve yeryüzünde hakkı egemen kılma hedefinden uzak, asırlar öncesinin ezberlerini, bugüne güncellemeden tekrarlayan algı ve anlatım biçimleri geçerliliğini sürdürecektir.
“Pergel metaforu” olarak ifade olunan, mü’minin bir ayağının İslam’ın hakikat öğretisinde sâbit olup, diğer ayağıyla dünyayı gezmesi teşbihi, tabii ki salt fert planında değil, İslam’ın yeryüzünde egemen kılınması hedefine sahip topluluklar olarak da mü’minlerin, İslam’ın kavramlarını güncel bir okuyuş eşliğinde doğru kavrayıp, bununla birlikte egemen ideolojilerin kavramlarını da bilerek İslam dâvâsında istikameti kazanma imkânına kavuşacaklarını ve istikamette sebat edebileceklerini söyleyebiliriz.
İslam’ın kavramları öğrendiğimiz halde, modernizm, hümanizm, demokrasi, özgürlük, liberalizm, post-modernizm, jakobenizm, anglo-sakson laisizm gibi güncel ideolojik kavramlara muttali olmadığımız takdirde, hakla bâtılı kesin ve keskin hatalrla birbirinden ayırt etmede zaafa düşebilir ve ayrıca İslam’ı asrın idrakine söyleme imkânı da bulamayız. Söz konusu güncel ideolojik kavramları bilip de, İslam’ın kavramlarını güncel karşılıklarıyla kavrama halini kesbetmediğimiz takdirde ise, pergelin sâbit kalması gereken ayağını sâbit tutamaz, algısını güncel akımların belirlediği, yörüngesiz, her rüzgârda “sağa”-“sola” savrulmaya teşne bir sâbitesizliğe düçar olabiliriz. Tıpkı bugün yaygın şekilde yaşandığı gibi…
İslam’ın kavramlarının lafzi ve ıstılahi amlanlarının izahının ötesinde güncel bir okuyuşa tâbi tutularak asrın idrakine söylenmesi hususunda Mevdudi’nin “din”, “ibâdet”, “ilah” ve “rab” kavramlarını Kur’ani temelde güncel bir perspektifle yeniden gündeme getirdiği “Kur’an’a Göre Dört Terim” eseri ile, Seyyid Kutub’un özellikle de “câhiliye” kavramını yine Kur’ani temelde güncel bir okuyuşa tâbi tuttuğu “Yoldaki İşaretler” eserini zikretmemiz mümkündür. Seyyid Kutub’un, cezaevi hastanesinde ziyaretine gelen arkadaşlarına Mevdudi’nin “Dört Terim” eserini hassaten tavsiye etmesi önemlidir.[1]
İslam’ın kavramalrının Kur’ani temelde güncel okuyuşa tâbi tutulmasının yanı sıra, egemen ideolojilerin kavramlarının bilinip İslami açıdan doğru değerlendirilmesi konusunda da Ercümend Özkan ve talebelerinin çalışmalarını örnek çalışma olarak zikredebiliriz. Şahsen, modern kavramları kavramada ve bu kavramları net bir İslami bakışla konumlandırmada Ercümend Özkan ve Kürşad Atalar’ın ilgili çalışmalarından çokça istifade ettiğimiz belirtmeliyim.
Konumuz olan “câhiliye” kavramını Kur’ani temelde güncel karşılıklarıyla yeniden Müslümanların gündemine taşıyan isim, yukarıda da belirttiğimiz gibi Seyyid Kutub olmuştur. Kutub, kavramıizah ve bugünkü sosyo-politik karşılıklarını tesbitten sonra, “İslam ile cahiliyenin keskin farklılığı ve uzlaşmazlığı”, “İslam toplumu ve câhiliye toplumu farkı”, “cahiliyeden ilkesel hicret/ayrışma” gibi hususlara vurgu yapmış ve böylece köklü İslami siyasi bilince çok önemli katkıda bulunmuştur .
Kutub, İslam’a, yani Âlemlerin Rabbi Allah’ın yol göstericiliğine dayanmayan her türlü anlayış, pratik ve işleyiş demek olan câhiliye mefhumunu, 20. asır bağlamında güncel anlamda müşahhaslaştırmıştır. Nitekim kardeşi Muhammed Kutub da “20. Asrın Câhiliyesi” kitabında bu çerçevede değerlendirmelerde bulunmuştur.
Seyyid Kutub, İslam’a dayanmayan, insan hevası üzere bir yaaşyış ve ilişki örgüsüne sahip olan toplumları açık şekilde “câhiliye toplumu”, İslam’ın ölçülerine, hükümlerine tâbi olmayan, insan hevasına dayalı yasalarla yönetilen düzenleri de “câhiliye düzeni” olarak nitelendirmiştir, ki bu tanımlar Kur’an’ın bu kavramla ilgili öğretisinin son derece isabetli bir güncel tefsirinden ibarettir.
Câhiliye kavramıyla ilgili bugüne kadar birçok makale yazıldı, sohbetler yapıldı. Biz bu yazımızda özgün bir boyut olarak, Kur’an’da câhiliye kavram ve olgusu çerçevesinde zikredilen dört terkip üzerinden, klasik ve modern/post-modern câhiliyeyi yorumlamaya çalışacağız, inşallah.
Lügat anlamı olarak bilginin zıddı, ıstılahi anlam olarak ise ilmin zıddı olan “cehl” kökünden türeyen cehâlet kelimesi lügatta; bilgiden mahrum olma, bilgisizlik, ıstılahta ise; ilimden (vahyin bilgisinden ve yol göstericiliğinden) mahrum olma anlamına gelmektedir. Bir Kur’an kavramı olarak câhiliye ise, İslam’ın bildirdiği dünya görüşü ve hayat nizamının zıddı olarak cehâlet üzere bulunulan hal, anlayış, yöneliş ve işleyişi ifade etmektedir.
Râgıb el-İsfahanî, “cehâlet”in üç çeşit olduğunu belirtmekte ve onları, bilgiden yoksun olma, doğru inancın hilafına inanç sahibi olma ve amelde doğrudan sapma (namazı terk etmek gibi) olarak tasnif etmektedir.[2] Görüldüğü üzere İsfahânî’nin tasnifinde ilk madde daha ziyade lafzi anlamla ilgili iken, diğer iki madde ıstılahi anlamına tekâbül eder niteliktedir.
Lafzi ve Istılahi Anlam Çerçevesi
Kur’an’da “câhiliye” kelimesi kavram olarak dört yerde[3] geçerken, lafzi anlam çerçevesinde cehl, cehâlet, câhil, cehûl kelimeleri çeşitli ayetlerde yer aldığı görülmektedir. Bu ayetlerde söz konusu kelimeler “bilmemek”, “bilgiden mahrum olmak” anlamlarında kullanıldığı gibi, ıstılahi anlamla ilintili olarak vahyin bilgi ve yol göstericiliğinde uzak olmak, vahye aykırı davranmak anlamlarında da kullanılmaktadır.
Örneğin, Bakara sûresi 273, Nisâ Sûresi 17, Nahl 119, Hucurât sûresi 6 gibi ayetlerde lafzi anlamıyla bilmemek anlamında kullanılırken, Bakara sûresi 67, Yusûf sûresi 33, Hûd 46, Ahzab 73 gibi ayetlerde ıstılahi anlamıyla, vahyin bilgi ve yol göstericiliğine aykırı tutum karşılığında kullanılmaktadır.
İslam, bâtılı imha ve hakkı inşa eden bütüncül bir egemenlik öğretisi olarak, Arapça lafızları kendi öğretisi çerçevesinde kavramsallaştırarak öğretisini bu kavramlar üzerine bina etmiştir. Cehl kökü ve ondan türeyen câhil, cehâlet gibi kelimeler İslam öncesi dönemde Arap yarımadasında “bilgisizlik” çerçevesinde bir anlam karşılığına sahip iken, İslam bu kök ve ondan türeyen kelimeleri “vahiy bilgisine sahip olmamak ve/veya vahye tâbi olmama” bağlamında kavramsallaştırmıştır.
Rasulullah (a.s.)’ın, Mekke’de künyesi “Ebul Hakem” yani “Hikmetin Babası” olan Mekke’nin yöneticiliğini yapan, Darun Nedve’yi çekip çeviren, uluslararası ticaretle iştigal eden ve birkaç yabancı dil bildiği rivayet edilen Amr b. Hişam’ı “Ebu Cehil” olarak vasıflandırmış olması, kelimenin lafız ve ıstılah anlamı arasındaki farkı anlatmak için yeterli bir misaldir. “Ebul Hakem” künyesinin bugün için “ordünaryüs profesör” ünvanına denk geldiğini söylemek mümkündür ki, bu da, Rasulullah’ın söz konusu vasıflandırmasının neye tekâbül ettiğini gösterir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, dört ayette (ki dördü de Medine’de inzal olunan ayetlerdir), her birinde farklı terkipler içinde olmak üzere kullanımış olan “câhiliye” kavramı, vahye dayanıp tâbi olmayan her türlü anlayış, inanış, yöneliş ve işleyişi tanımlayan kapsamlı bir niteliğe sahip olduğu için, Kur’an kavramları içinde ayrı bir yere sahiptir. Bir yerde ya İslam belirleyicidir, ya da câhiliye. Bir toplum ya İslam toplumudur ya da câhiliye toplumudur. Bir siyasi ve iktisadi düzen ya İslam düzenidir ya da cahiliye düzenidir. Bir evde, işyerinde, sokakta, çarşı-pazarda, okulda, hatta mâbedde ya İslam egemendir, ya da câhiliye.
Rabbimiz Kur’an’da “câhiliye” kavramını, İslam öncesi Mekke’de, Yesrib’de vs egemen olan algı, inanış, yöneliş ve işleyişi ifade etmek için kullanmaktadır. Bu kullanımlarda yer verdiği terkiplerle de, bize cahiliyenin mahiyetini somut karşılıklarıyla ifade etmekte, böylece hangi zaman ve mekanda olursa olsun câhiliyeyi tanıyıp tanımlama konusunda bize apaçık ölçüler vermektedir.
Bu giriş ve temel çerçevenin ardından, “câhiliye”nin somut olarak neye tekâbül ettiği, klasik câhiliye ve günümüz modern/post-modern câhiliyesinin ne gibi özelliklere sahip olduğu konusunda, “câhiliye” kavramının geçtiği dört ayetteki dört terkip üzerinden izahlarda bulunmaya çalışalım.
Kur’an’daki Dört Terkip İle “Câhiliye”
Kur’an’da, câhiliye kavramının dört ayette ve her birinde ayrı terkipler içinde kullanılmış olduğunu yukarıda belirtmiştik. Bu ayet-i kerimeler nüzul sırasıyla Âl-i İmrân 154, Ahzâb 33, Fetih 26 ve Mâide 50. ayetleridir. Kullanılan terkipler ise, yine sırasıyla ifade edecek olursak“zannel câhiliyye”,“teberrucel câhiliyye”,“hamiyyetel câhiliyye” ve“hukmel câhiliyye”dir. Bu terkiplerin anlamlarını ve ifade ettikleri sosyo-politik anlayış ve pratikleri kavradığımızda, hem klasik câhiliyeyi doğru tanıma imkânı bulmuş olacağız, hem de bugünün câhiliyesini, modern ve post-modern câhiliyeyi doğru tanıma ve dolayısıyla o günden bugüne aslında câhiliye cephesinde temelde değişen bir şeyin olmadığını kavramış olacağız.
Ayetleri salt geçmişi bize anlatan, tasvir eden bir tarih metni olarak okuyup algılamak yerine, olması gerektiği üzere güncel bir okuyuşla okuduğumuzda, adeta fırından yeni çıkmışçasına taptaze, bugünü anlatan güncel mesajlarla karşılaşmış olacağız. Tabi bunu yaptığımızda, Kur’an’a olan hayranlığımız tazelenmiş, onun icazı karşısındaki taaccübümüz yenilenmiş olacaktır. “Günümüz dünyası, mevcut egemen algı, anlayış ve işleyişler ancak bu kadar isabetli ve veciz anlatılabilirdi” demekten kendimizi alamayacağız.
Âl-i İmrân sûresi 154. ayeti okuyup üzerinde güncel bir tefekkür ve tezekkür eylemi gerçekleştirdiğimizde, bu ayette geçen “zannel câhiliyye” terkibinin bugünün vahye dayanmayan dünya görüşleri ve algı biçimlerini, Âlemlerin Rabbi hakkında birkaç asırdır üretile gelen ve O’nu salt göklerin rabbi olmaya mahkûm etmeye, O’nun insanlar için çizdiği sınırlara (Hududullah) tâbi olmak yerine, (hâşâ) O’na sınır çizmeye kalkışan bugünün câhiliyesinin zanlarına yönelik de şümullü bir tanımlamayla karşı karşıya olduğumuzu görmüş olacağız:
“Sonra o kederin ardından üzerinize bir güven, içinizden bir kısmınızı bürüyen bir uyuklama indirdi. Bir grup da canlarının derdine düşmüşlerdi; câhiliye zannıyla, Allah hakkında haksız düşüncelere kapılmaya başladılar. Bunlar: ‘Bu işten bize bir şey var mı?’ diyorlardı. De ki: ‘İş (buyruk) tamamıyla Allah'a aittir.’ Onlar, sana açıklamadıklarını kalplerinde gizliyorlar. ‘Bu işten bize bir şey olsaydı burada öldürülmezdik’ diyorlar. De ki: ‘Eğer evlerinizde olsaydınız, haklarında öldürülme hükmü yazılmış olanlar yine mutlaka düşecekleri yerlere varırlardı.’ Allah kalplerinizde olanı imtihan etmek, gönüllerinizi arındırmak için (bu durumlarla sizi karşılaştırıyor). Allah kalplerde olanı bilir.” (Âl-i İmran, 3/154)
Zan, bilindiği gibi Kur’an’da ilmin, kesinlik ifade eden bilginin zıddı olarak kullanılan bir kelimedir. Bu ayet-i kerimede ifade edilen zan, Uhud savaşındaki yenilgi sonrası münâfıkların, Allah hakkında (hâşâ) vaadini yerine getirmediği, mü’minleri yüz üstü bıraktığı gibi zanalrda bulunmaları konu edilmekte ve bu zanalr “zannel câhiliyye” terkibiyle ifade edilmektedir.
Bu ayette kastedilen münâfıkların, inanmadığı halde inanmış gibi görünen ikiyüzlüler değil, imanı tam olarak gönüllerine yerleştirememiş olup, imanla küfür arasında net tercihte bulunamamış, Nisa 143 ve Hac sûresi 11 ve benzeri ayetlerde belirtilen kararsızlık tutumu üzere olan insanlar olduğunu belirtmek gerekir. Nitekim ikiyüzlüler, liderleri Abdullah b. Ubey b. Selul liderliğinde Uhud yolunda İslam ordusunu terk ederek Medine’ye geri dönmüşlerdi.
Evet, fert ve toplumlar, ilme, yani vahiy bilgisine sahip olup ona ittiba etmezler ise, onun yerini kaçınılmaz olarak kendi zanları veya önceden atalarınca üretilip nesilden nesile yaşatılmaya devam edilen zanlar, hurafeler, umniyyeler/emaniyye (kuruntular) alacaktır. Bakara sûresi 78. ayet-i kerime, bu gerçeği çok veciz bir şekilde dile getirmektedir.
İşte, Uhud’da yaşanan yenilgi sonrası, Allah’a vahyin bilgisi (ilim) üzere iman etmiş ve bu imanı gönüllerine yerleştirmiş olan mü’minler Allah’a iltica ederek O’nun yardımına sığınmışlar ve konu edindiğimiz ayette de bildirildiği üzere, Allah da onların üzerine o zor durumda güven ve sekinet indirmişti. İmanla küfür arasında bocalama zaafı içinde bulunanlar ise, ilk imtihanda câhiliye zanlarına geri dönmüş, kimi insanların Rasulullah’ın emrine itaatteki zaaflarından kaynaklanan yenilginin faturasını (hâşâ) Allah’a çıkarmaya kalkışmışlardı.
Rabbimiz Kitab-ı Keriminde kendisini bize esmâsıyla tanıtmaktadır. O’nu kendisinin bildirdiği isim ve sıfatlarla (Esmâul Hüsna) tanımamadıklarında, insanlar kaçınılmaz olara Allah hakkında câhiliye zanlarına başvuracak, Allah hakkında zanna dayalı algı ve inanışlar oluşturacaklardır. Mekke câhiliyesinde de bu durum böyleydi, bugünün câhiliyelerinde de bu durum böyle olmaya devam etmektedir.
Nasıl ki Mekke câhiliyesinde, Allah salt göklerin rabbi olarak biliniyor ve sosyo-politik düzen ve işleyişten (yanlış bir tenzih akidesi neticesi) tenzih ediliyorsa ve yine uzak bir ilah olarak algılanıp, dua ve ibâdetleri O’na ulaştıracak “aracı ilahalr” ihdas ediliyorsa, bugünün modern ve post-modern câhiliyelerinde de benzer zanlar geçerliliğini sürdürmekte, âlemlerin Rabbi Allah, hâkim değil (hâşâ) mahkûm bir ilah konumunda algılanmaya devam edilmektedir.
Rabbimizin bize bildirdiği vahiy bilgisi (ilim), O’nu biz el-Melik, el-Hakem, el-Hâdi, Er-Reşîd, el-Kayyum olarak, yaratan ve emreden yegâne hak ilah ve rab olarak tanıtırken, geçmişin olduğu gibi bugünün egemen câhiliyeleri ise O’nu bir “mâbed tanrısına”, salt “göklerin rabbi” konumuna, kulları için ölçüler belirleyip sınır çizen hâkim ilah değil, kendisine kulları tarafından sınır çizilen (hâşâ) mahkûm bir ilah konumuna indirgenmeye çalışılmaktadırlar.
Kısacası, ayetteki “zannel câhiliyye” terkibi, güncelliğini, fırından yeni çıkmışçasına tazeliğini korumakta, dünün câhiliyesini tasvir ettiği gibi, bugünün câhiliyesini de tasvir etmeyi de sürdürmektedir.
Kadim ve Modern Câhiliyelerin Ana Sermayesi: Teberruc
Ahzâb sûresi 33. ayet üzerinde güncel bir okumayla tefekkür ve tezekkürde bulunduğumuzda, ayetteki “teberrucel câhiliyye” terkibinin salt geçmişin câhiliyesini tanımlamakla kalmayıp, bugün de kadını bir cinsel obje olarak araçsallaştıran ve toplumlar üzerinde yürüttüğü tüm mühendislik operasyonlarını araçsallaştırdığı kadın cinselliği üzerinden sürdüren bugünün modern ve post-modern egemen kültürlerini de tanımlayan son derece güncel bir terkip olduğunu göreceğiz:
“Evlerinizde vakarla oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk câhiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın, namazı ikame edip zekatı verin, Allah'a ve Rasulüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah sizden günahları gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.” (Ahzab, 33/33)
Teberruc kelimesi, tam olarak tesettürün zıddı olarak, kadının güzelliğini teşhir etmeye, dişiliğini dışa vurmaya çalışmaya çalışmasına denmektedir. Türkçede “burç” olarak ifade ettiğimiz Arapça “burç” kelimesi, yüksekte olup herkesçe görünebilen saray anlamına gelmekte, teberruc kelimesi de buradan mülhem, kadının kendisini ve dişiliğini görünür kılmaya, teşhir etmeye çalışması anlamında kullanılmaktadır.
Câhiliye döneminde kadınların yaygın şekilde bir cinsel obje olarak görülüp, fuhuş sektörünün sermayesi ve bir eğlence nesnesi haline getirildiği bilinmektedir. Düzenledikleri toplantılarda envai çeşit şarapla sarhoş olan Mekke ileri gelenlerinin, dansöz kadınların şarkılarıyla da coştuğu siyer kaynaklarında anlatılmakta, câhiliye dönemi şiirinde de bu durum çokça tasvir edilmektedir.
İslam, kadın cinselliğinin tesettürle mahremiyet niteliğine kavuşturulması ve böylece kadının dişiliği yerine kişiliğinin öne çıkarılmasıyla saygın bir özne olarak topluma katılmasını öngörmektedir. Oysa geçmişin ve bugünün câhiliyesi, kadını teberruce teşvik etmekte, böylece dişiliğiyle öne çıkmış kadını kendi sosyo-politik ve ekonomik çıkarları açısından kolaylıkla araçsallaştırabilmektedir. Bugün medya araçları tarafından topluma “saygın sanatçılar” şeklinde tanıtılan kadınların, konum ve işlev olarak esasında Mekke’deki toplantılarda varlıklı sarhoşların şehvetlerine hitap eden şarkıcı, dansöz köle kadınlardan zerre farkı yoktur.
Kadın bedeni teşhirciliği (teberruc), bugünün dünyasında en yaygın ifsad biçimidir. Toplumlar, kadın cinselliği üzerinden dönüştürülmekte, fısk-fücur kadın cinselliği üzerinden yaygınlaştırılmaktadır. Dolaysıyla, ayetteki “teberrucel câhiliyye” terkibi, dünün olduğu gibi bugünün câhiliyesini de çok güncel şekilde tasvir eden, taptaze bir Kur’an terkibi niteliği taşımaktadır.
Fetih sûresi 26. ayeti de, her ayette olduğu gibi güncel bir okumaya tâbi tuttuğumuzda, ayetteki “hamiyyetel câhiliyye” terkibinin geçmişin câhiliyesini vasfetmekle kalmayıp, kaba-sabalığı, katılığı, hakka değil güce dayanmasıyla günümüz câhiliyesini de bize anlattığını görmüş olacağız:
“İnkâr edenler, kalplerine taasubu, o câhiliye taassubunu koyduğunda, Allah da Rasulüne ve mü'minlere sekinetini indirdi ve onları takva sözüne bağlı kıldı. Onlar da zaten buna lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi bilendir.” (Fetih, 48/26)
İman ve ondan kaynaklanan takvaalrı gereği, yeryüzünde tevhidin sembol mâbedi olan Kâbe’yi ziyaret edip Umre ibâdetini gerçekleştirmek için Medine’den yola çıkan Rasulullah ve beraberindeki mü’minleri, cahiliyeden kaynaklanan taassup ve kabalıklarıyla Hudeybiye’de engelleyen, kabalık ve katılık üzere güç gösterisiyle hakka engel olmaya çalışan Mekke câhiliyesi temsilcileri ile bugün aynı taassup ve kabalığı, katılık ve saldırganlığı temsil eden modern cahiliyenin temsilcileri nasıl da birbirlerine benzemekte, aynı kabalıkla hakka engel olmaya çalışmaktadırlar. Kısacası, hamiyyet (taassup, katılık ve onlardan kaynaklanan câhilce gayretkeşlik) dünün ve bugünün cahiliyelerinin temel bir vasfı durumundadır.
Ve nihayet “hukmel câhiliyye” terkibi… Mâide sûresi 50. ayet-i kerimede söz konusu edilen bu terki, günümüzdeki egemen işleyişi ifade etme noktasına en güncel terkiplerden biri olma özelliğine sahiptir:
“Onlar hâlâ cahiliye hükmünü mü arıyorlar? Yakîn (kesin bilgiye dayalı) olarak iman eden bir topluluk için, hükmü Allah'tan daha güzel olan kimdir?” (Mâide, 5/50)
Bu ayet ve ayette yer alan “hukmel câhiliyye” terkibi, geçmişin olduğu gibi bugünün câhiliyelerinin de temel niteliği durumundaki, yeryüzünde Allah’ın hükümleri yerine câhiliye hükümlerinin egemen kılınması sorununa dikkat çekmekte, toplumların Allah’ın hükmüm yerine câhiliye hükümleri ile yönetilmek istenmesini, bu şekildeki yönetimlere çeşitli biçimlerde destek olmalarını konu edinmektedir. Ayette de bildirildiği üzere, yaratan, yaşatan ve emreden Âlemlerin Rabbi Allah’ıhayat menbaı hükümleri yerine, câhiliye hükümleriyle yönetilmeyi kabul ve tercih eden bir toplum yakîn olarak, yani kesin bilgiye (ilme) dayalı olarak iman etmemiş olan câhiliye toplumu konumundadır. Maalesef ki, bugünün toplumlarının genelinin durumu budur.
Bugün yeryüzünde maalesef “hukmel câhiliyye”nin egemenliği söz konusudur. İnsanların büyük çoğunluğu (ekserun nas) câhiliye hükümlerini tercih eder konumdadır. Yaşadığımız coğrafyada da egemenlik “hukmel câhiliyye”nin elindedir. Bu toplum, “câhiliye toplumu” olmaktan kurtulup bir İslam toplumu olmak istiyorsa, “câhiliye hükümleri” üzere işleyen câhiliye düzeninden akidevi temel ve netlikte teberri etmeli ve İslam’ın egemenliğinden başka egemenlik biçimine rıza göstermemelidir.
Bu kavram çalışmamızda, “câhiliye” kavramını, Kur’an’da kullanılan dört terkip üzerinden, kadim ve güncel karşılıklarıyla anlamaya ve elimizden geldiğince anlatmaya çalıştık. Kur’an’ın, fırından yeni çıkıyormuşçasına taptaze bir beyan olduğu bilinciyle onu okuduğumuzda, onun kavram, beyan ve hükümlerini doğru anlama ve hayatımızda işlevsel kılma imkânına kavuşmuş olacağımızı hatırlatmakta fayda görüyorum.
[1] Konuyla ilgili olarak, Tashih Yayınları’nın Türkçeye kazandırdığı Mustafa Kamil Muhammed’e ait “Seyyid Kutub’la Hikâyemiz” adlı esere bakılabilir.
[2] İsfahanî, Müfredât, “chl” maddesi, Sh. 249-250, Çıra Yayınları
[3] Bkz: Âl-i İmran, 3/154; Ahzab, 33/33; Fetih, 48/26; Mâide, 5/50
(Not: Bu makale, İktibas Dergisi'nin Kasım 2021 sayısında yayınlanmıştır.)
YORUMLARHenüz Yorum Yok !Diğer Yazıları
- 23-04-2024 ÂHİR ZAMANDA ERDEMLİ OLMAK VE ERDEMLİ KALMAK
- 08-02-2024 5816’YA KARŞI HAK VE HUKUK SAVUNMASI
- 19-01-2024 MÜSLÜMANLAR OLARAK BİR “BAYBURT DÂVÂMIZ” OLMALI
- 06-01-2024 KİTAB’IN ORTASINDAN KONUŞANLARA KULAK VERMEK
- 13-12-2023 ZULME VE ZALİME TUFAN GEREK!
- 26-10-2023 TERÖR NE? TERÖRİST KİM?
- 12-09-2023 SELAMUN ALEYKUM ARAPÇA, GÜNAYDIN TÜRKÇE Mİ?
- 27-08-2023 MEDYANIN GÜCÜ MÜ, GÜCÜN MEDYASI MI?
- 10-08-2023 KADİM BİR PUT OLARAK “GAVS” İNANCI
- 25-07-2023 DEĞİŞİM, ZORUNLU BİR İSTİKAMET MİDİR?
- 26-06-2023 DİYANET NİÇİN KURULDU, MEVCUT DURUMDA İŞLEVİ NEDİR?
- 10-06-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -III-
- 13-05-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -II-
- 13-04-2023 İYİ YAZMAK
- 23-03-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI
- 07-03-2023 İZLENİMLER... DEPREM DEĞİL KIYAMET
- 10-01-2023 TESETTÜRÜN EVRENSELLİĞİNDEN, ÇIPLAKLIĞIN EVRENSELLİĞİNE
- 08-12-2022 "TEVHİDİ" TARİKATLAR
- 11-11-2022 SEYYİD KUTUB BAĞLAMINDA DURUM TESBİTİ
- 15-10-2022 MODERN İNSAN, BİZ MÜSLÜMANLAR VE “HAYVAN HAKLARI”
- 09-09-2022 "BÜYÜK İKRAMİYE" HEP DÜZENE!
- 17-08-2022 KOMPLO TEORİLERİ VE SAVRULMALAR ARASINDA 15 TEMMUZ MUHASEBESİ
- 22-07-2022 KERVAN MI, ORDU MU?
- 20-06-2022 POLİTİK VE EKONOMİK BİR ENSTRÜMAN OLARAK “HOLOKOST” KAVRAMI
- 17-05-2022 TRİBÜNLERE OYNAMAK!
- 11-04-2022 MÂBED DİLİ, SİYASAL DİL, DÂVET DİLİ
- 15-03-2022 FARKLI BOYUTLARI VE MERHALELERİYLE “HİCRET” KAVRAMI
- 10-02-2022 YAŞANAN İSTİKAMET KRİZİ SÜRECİ VE “MERHALE FIKHI” SÖYLEMİ ÜZERİNE
- 12-01-2022 MUTAFFİFÎN DÜZENİ OLARAK KAPİTALİZM
- 18-12-2021 İBRAHİM (A.S.)’IN, MUSA (A.S.)’IN, MUHAMMED (A.S.)’IN RABBİNE İMAN ETMEK
- 08-12-2021 DİYARBAKIR İZLENİMLERİ
- 16-11-2021 KADİM VE GÜNCEL BOYUTLARIYLA “CÂHİLİYE”
- 06-11-2021 HATIRALARLA, AHMED KALKAN HOCAYA TANIKLIĞIM
- 11-10-2021 ALLAH’A İMAN ETMEK NE DEMEKTİR?
- 25-09-2021 POST-MODERN BİR İĞVA BİÇİMİ OLARAK “KUR’AN’IN GÖRECELİLİĞİ” İDDİASI
- 15-09-2021 RABBİMİZİ, KUR’AN’DAKİ İSİM VE SIFATLARIYLA TANIMAK, BİZİ KULA KULLUĞUN HER TÜRÜNDEN KORUR
- 06-09-2021 AFGANİSTAN’DA BATI VE DOĞU EMPERYALİZMİ ARASINDA İSTİKRAR ARAYIŞI VE TALİBAN'IN DÖNÜŞÜ
- 22-08-2021 ULÛHİYYET, RUBÛBİYYET VE İSİM-SIFAT TEVHİDİ TASNİFİ NE ANLAMA GELİYOR?
- 20-07-2021 TEVHİDİN İKAMESİNDE TEBERRİ VE HAMD KAVRAMLARININ ÖNEMİ
- 07-07-2021 BAŞÖĞRETMEN
- 11-06-2021 TEVHİD ESMÂSI VE ŞİRK ESMÂSI
- 11-05-2021 AKİDEMİZİ GELENEKSEL, MODERN VE POST-MODERN HURAFELERDEN ESMÂ İLE SELİM KILMAK
- 14-04-2021 TEMEL İMAN İLKELERİNİ, KUR’AN’DAKİ ESMÂ İLE KAVRAMAK -I-
- 11-03-2021 KAPİTALİST-MODERNİST TUĞYANA TEOLOJİK HİZMETTE SON ZIRVA: "BAŞÖRTÜSÜZ TESETTÜR"
- 02-02-2021 ÜMNİYYE/EMANİYYE KAVRAMI
- 09-01-2021 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ -II-
- 11-12-2020 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ
- 14-11-2020 DİRİLERE MENKIBE, ÖLÜLERE KISSA!
- 11-10-2020 LAİK DÜZENDE HUTBE VE KILIÇ!
- 16-09-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -V-
- 08-09-2020 İKTİDARIN EMPERYALİZM KARŞITLIĞI (!) GÖZ DOLDURUYOR
- 15-08-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -IV-
- 26-07-2020 HACCIMIZ, KURBANIMIZ, NAMAZIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 10-07-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -III-
- 09-06-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -II-
- 14-05-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -I-
- 01-05-2020 DİYANET BAŞKANI'NIN ÇIKIŞI, TEPKİLER VE HİÇ EKSİK OLMAYAN MASALLAR
- 17-03-2020 İP
- 10-02-2020 LAİK DÜZENİN TOKİ’Sİ, LAİK DÜZENİN BANKASI, LAİK DÜZENİN DİYANET’İ
- 08-01-2020 SANDALYELER KALDIRILINCA CÂMİLER ASLINA DÖNMÜŞ OLDU MU?
- 11-12-2019 AFRİN İZLENİMLERİ
- 19-11-2019 CÂHİL DOSTLARI VE AZGIN DÜŞMANLARI KISKACINDA PANODAKİ AYET
- 03-11-2019 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 10-10-2019 MODERNLEŞME POLİTİKALARININ NESNESİ VE DOLAYISIYLA MAĞDURU OLARAK KADIN
- 12-09-2019 “ATALAR DİNİ”NE HAYIR, “ATA DİNİ”NE EVET Mİ?
- 08-08-2019 KURBAN İÇİN, BIÇAĞINDAN ÖNCE BİLİNCİNİ BİLE!
- 10-07-2019 TARAF OLAN BERTARAF OLUR!
- 03-07-2019 İLİM HAKLA BÂTILI AYIRMAK, ÂLİM YAŞADIĞI ÇAĞDA HAKLA BÂTILI AYIRANDIR
- 23-06-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-06-2019 ASIRLARDIR “SEMBOLİK KRAL” MUAMELESİ YAPILAN KUR’AN’I, YENİDEN KAYNAK EDİNMELİYİZ
- 11-05-2019 TÜM MESELE, “TEMEL KAYNAĞIN” NE OLDUĞU
- 10-04-2019 SELEFİYYE, HURAFELERE KARŞI SAHİH İSLAM SÖYLEMİNDE NE KADAR TUTARLI?
- 24-03-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-02-2019 YAŞAR NURİLEŞME TEMAYÜLÜ
- 01-01-2019 BÜYÜ, NAZAR, RUKYE VE CİNLERLE ETKİLEŞİM KONULARINA GİRİŞ
- 10-12-2018 SON AYLARIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERİMİZE DAİR KISA KISA
- 10-11-2018 KEMALİSTLERİN ANDI, BİZİMSE AKİDEMİZ VAR!
- 09-10-2018 AVM VE STADYUM ARASI “MESCİD”, CAHİLİYE ARASI “İSLAM”
- 09-09-2018 İSLAM COĞRAFYASINDAKİ İKTİDARLARIN ALLAH’I OLSAYDI, ONLARIN DOLARI OLMAZDI
- 28-08-2018 RASULULLAH (A.S.) YERLİ VE MİLLİ MİYDİ?
- 08-08-2018 KUTSAL DEVLET OLUR MU?
- 07-07-2018 MUHAFAZAKÂR CENAHTA YÜKSELEN TREND: LAİKLİKTEN LAİKLİK BEĞENMEK
- 19-06-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 07-06-2018 DÜNYEVİLEŞME SADECE “TEK DÜNYALILAR”IN SORUNU MU?
- 22-05-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 11-05-2018 İSLAM DÂVÂSININ/DÂVETİNİN İLK AŞAMASI: HAKLA BÂTILIN AYRIŞTIRILMASI
- 27-04-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 09-04-2018 MÜ'MİN İLE MÜRİD FARKI
- 30-03-2018 ÇİFTLİK BANK OLAYI, KUR'AN'I KABİRLERDE OKUYUN FERMANI VS
- 13-03-2018 MEYDANI DİN HAKKINDA AHKÂM KESENLERE BIRAKMIYORUZ!
- 06-03-2018 “YENİ TÜRKİYE”DE “ESKİ TÜRKİYE”LEŞME TEMAYÜLLERİ
- 12-02-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR TESBİTLERİM
- 27-01-2018 CAHİLİYEYE İSLAM AŞISI BİD’ATI
- 04-01-2018 HAYAT: İKİ “İKRA” EMRİ ARASI
- 22-12-2017 EMANİYYEDEN/KURUNTULARDAN İLME, ÜMMİLİKTEN KİTABİLİĞE
- 16-12-2017 KUDÜS GÜNDEMİNE DAİR
- 27-11-2017 KERKÜK'ÜN DİLİ OLSA
- 15-11-2017 SON KURTARICILAR KEMALİZMLE BÜTÜNLEŞİRKEN…
- 05-11-2017 KADINLARIN, KOCALARININ İSTİKAMETSİZLİĞİ İLE İMTİHANI
- 17-10-2017 DİNDARLAŞMA TRENDİNDEN, DİN(İ)DARLAŞMA TRENDİNE
- 08-10-2017 SUS PAYLARINA RÂZI OLMAK VEYA OLMAMAK
- 19-09-2017 İSLAM YOLUNUN, KRALLARI DEĞİL KURALLARI VARDIR
- 31-08-2017 KURBAN ETİ "DİN"LENDİRİLMELİ
- 13-07-2017 KUR’AN’DA “DAMAL SİLUET ŞENLİKLERİ”
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (HAZİRAN)
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (MAYIS)
- 30-05-2017 TARİHTEN İKİ ÖRNEK OLAY IŞIĞINDA GÜNCEL ŞAHİTLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜMÜZ
- 21-05-2017 KADINLARA AÇIK MEKTUP
- 26-04-2017 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 13-04-2017 GÜNCELE DAİR KISA KISA
- 13-03-2017 “KUTSAL DEVLET” ANLAYIŞI ZULÜM ÜRETİYOR
- 08-03-2017 LÂ DEMEK VE FAKAT İLLALLAH DİYEMEMEK!
- 30-01-2017 KUR’AN’I NİHAİ BAŞVURU, HÜKÜM VE ÇÖZÜM MERCİİ OLMAKTAN ÇIKARMAK
- 22-12-2016 HALEP, ŞEHİD ŞEHİRLER KERVANINA KATILIRKEN…
- 10-11-2016 ERDOĞAN’IN “MÜSLÜMAN SİYASETİ" SÖZÜNE DAİR
- 03-10-2016 STK'DAN CEMAATE, KİLİSE FORMUNDAN MESCİDE
- 24-09-2016 SÖZ KONUSU OLAN İSLAM İSE, HİÇBİR ŞEY TEFERRUAT DEĞİLDİR
- 17-09-2016 KURBAN VE HACC, BİR SON MUYDU, BAŞLANGIÇ MI?
- 20-07-2016 YALNIZ DARBEYE DEĞİL, DEMOKRASİYE DE TEKBİRLE DİRENMELİ
- 07-07-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –II-
- 22-06-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –I-
- 29-05-2016 PARÇALANAN BEDENLERİMİZ VE PARÇALANAN AKİDEMİZ
- 26-04-2016 YENİ TÜRKİYE ve LAİKLİK
- 07-03-2016 MUHAFAZAKÂR KESİMDE PERİNÇEKLEŞME SENDROMU
- 24-02-2016 SELEFİLİĞİN, KUR’ANİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ -I-
- 05-02-2016 ŞAPKAYI NASIL GİYDİRDİLER?
- 31-12-2015 ALLAH’A KARŞI TAŞKINLIK, HALKA KARŞI TAŞKINLIK
- 04-12-2015 SEKÜLERLEŞEN DİL
- 15-11-2015 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 27-10-2015 “NAZAR” VAR MI?
- 19-09-2015 NAMAZIMIZ, HACCIMIZ, KURBANIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 28-07-2015 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 22-06-2015 ALLAH’TAN BAŞKALARIYLA KORKUTULMAK
- 21-05-2015 “DİNDAR” KELİMESİ HANGİ BOŞLUĞU DOLDURUYOR?
- 31-03-2015 İNSANIN HAKKI, ALLAH’IN HAKKI
- 18-02-2015 “LAİKLİĞE VEDA” MI?
- 13-01-2015 MÜSLÜMAN DUYGUYLA DEĞİL, ÖLÇÜYLE HAREKET EDER
- 17-12-2014 DEVLETİN PARALELİ, DİKEYİ
- 18-10-2014 İSLAM'A TESLİM OLMAK MI, İSLAM'I TESLİM ALMAK MI?
- 03-10-2014 ALAN HÂKİMİYETİ VERSUS BÖLGESEL VE KÜRESEL HÂKİMİYET
- 16-09-2014 "ESKİ TÜRKİYE" - "YENİ TÜRKİYE" FARKI
- 27-08-2014 GAZZE HALKI İZZETİ ÖĞRETİYOR
- 03-08-2014 RİVAYET KÜLTÜRÜYLE HESAPLAŞILMADAN, IŞİD’E KARŞI ÇIKMAK MÜMKÜN MÜ?
- 19-07-2014 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 23-05-2014 TEKASÛR SORUNU ve SOMA FACİASI
- 30-04-2014 HİRA SONRASINA AİT BİR DURUŞA SAHİP OLMALIYIZ
- 01-04-2014 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -IV-
- 05-03-2014 MÜSLÜMANLARIN KURUMSALLAŞMAKLA İMTİHANI
- 27-02-2014 PAKİSTANLI ÇOCUKLARA 10. YIL MARŞI OKUTAN "HİZMET"
- 11-02-2014 FİRAVUN'UN SARAYINDA İMANINI GİZLEYEN MÜ'MİN KISSASI BİZE NE DİYOR?
- 11-01-2014 BU NEYİN KAVGASI?
- 12-12-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -III-
- 28-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -II-
- 17-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -I-
- 12-11-2013 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 11-10-2013 CAMİ AVLUSUNDAKİ LAİK REJİM
- 06-10-2013 CAMİ–CEMEVİ VE CAMİ-AVM
- 27-09-2013 DEĞİŞEN MEDYA DÜZENİ, DEĞİŞMEYEN MEDYA ALIŞKANLIKLARI
- 17-09-2013 BİR KÖYDE İKİ MUHTAR OLMAZ
- 25-08-2013 MURSİ'YE YAKIŞAN, MISIR'IN SARAYI MI ZİNDANI MI?
- 11-08-2013 ERGENEKON VE İKİ MAĞARANIN TANIKLIĞI
- 19-07-2013 BATI PUTUNU, MÜSLÜMANLAR İLKELERİNİ YİYOR
- 08-07-2013 DEMOKRASİNİN SINIRLARI
- 04-07-2013 KAVRAM TÜKETİCİLİĞİ
- 22-06-2013 MÜSLÜMANIN İSTİKAMETİNİ KONJONKTÜR DEĞİL İLKELER BELİRLER
- 16-06-2013 PEYGAMBERLERE İMAN, ALLAH'IN HAYATA MÜDAHİL OLUŞUNA İMANDIR
- 08-06-2013 MAHKÛM DEĞİL, HÂKİM OLAN ALLAH'A İMAN ETMEK
- 31-05-2013 YEREL ERGENEKON MU, KÜRESEL ERGENEKON MU?
- 20-05-2013 MAVİ MARMARA ÜZERİNDEN SİYONİST REJİMİ MEŞRULAŞTIRMAK
- 28-04-2013 BİR MUHASEBE DENEMESİ VE İSTİKAMET HATIRLATMASI
- 22-04-2013 KUR'AN KISSALARINDA TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN İLKELERİ
- 12-04-2013 "ANKARA'DA KIRK BEŞ YIL" KİTABI ÜZERİNE
- 06-04-2013 "SOSYAL MEDYA" VEYA ÇAĞIN LOTUS ÇİÇEKLERİ
- 22-03-2013 “ÖZGÜR SURİYE” Mİ, “İSLAMİ SURİYE” Mİ?
- 17-03-2013 BÖYLE BİR CİHAD ANLAYIŞI OLUR MU?
- 28-02-2013 AKP'NİN YAPTIĞI "KİMLİK SİYASETİ" DEĞİL Mİ?
- 12-02-2013 MÜNKERLE BARIŞIK MÜSLÜMANLIK!
- 20-01-2013 "İSLAMİ KAPİTALİZM" SAPTIRMASI
- 10-01-2013 GANNUŞİ’DEN DEMOKRASİ VAAZI DİNLEMEK
- 28-12-2012 TASAVVUF NEDİR, NE DEĞİLDİR?
- 12-12-2012 SİYASETİ AKİDEDEN BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- 06-12-2012 NEO-MÜRCÎLİK VE NEO-HARİCİLİK ARASINDA
- 30-11-2012 BİZİM "SANDY KASIRGAMIZ"
- 15-11-2012 HAKLA BÂTIL BİRBİRİNE KARILIRKEN MÜSLÜMANLAR NE YAPIYOR?
- 09-11-2012 PEYGAMBER KISSALARINDA İSLAMİ MÜCÂDELENİN İLKELERİ
- 01-11-2012 YARIM KALAN DUA
- 20-10-2012 BU NEYİN REKABETİ?
- 15-10-2012 KUR'AN KARŞISINDA BİR POSTMODERN GÜRÜLTÜ: GÖRECELİLİK İDDİASI
- 08-10-2012 KOMPLOCULUK?
- 01-10-2012 ALLAH'IN DİNİ PAYANDALAŞTIRILIRKEN SESİZ KALMAK
- 16-09-2012 TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLARA ÇAĞRI
- 09-09-2012 "ŞAM'IN FAZİLETLERİ" RİVAYETLERİ ÜZERİNE
- 02-09-2012 K. ALPAY VE A. DURSUNOĞLU: GERÇEĞİN İKİ YARISI
- 25-07-2012 SURİYE DİRENİŞİNE BAKIŞIMIZ
- 12-07-2012 RAMAZAN AYI VE BİR FARKINDALIĞI ŞAHİTLİĞE DÖNÜŞTÜRME ZORUNLULUĞUMUZ
- 12-06-2012 "HARAMEYN DÅVAMIZ" DA OLMALI
- 08-06-2012 HARAMEYN VE ACI GERÇEKLER
- 28-05-2012 "ANAYASA" İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜNÜZ BU MU?
- 23-05-2012 UMRE YOLCULUĞUNUN ÖĞRETTİKLERİ
- 07-05-2012 MÜLK KAVRAMINI DOĞRU ANLAMAK
- 21-04-2012 KULLANAN - KULLANILAN!
- 01-04-2012 FE EYNE TEZHEBÛN!
- 23-03-2012 TARİH NİÇİN TEKERRÜRDEN İBARETTİR?
- 18-02-2012 İDDİALARIMIZ VARDI BİZİM
- 02-02-2012 SURİYE DİRENİŞİ VE ÂDİL ŞAHİTLİK SORUMLULUĞU
- 14-01-2012 DERGİ DEĞİL MEKTEB: İKTİBAS
- 30-12-2011 "KORSAN" VE "KAÇAKÇI" NİTELEMELERİ ÜZERİNE
- 23-12-2011 MÜSLÜMANLARIN KURUMLAŞMAKLA İMTİHANI
- 13-12-2011 KÜRESEL NEVZAT TANDOĞAN: NATO
- 03-12-2011 FETVA
- 18-11-2011 "ÇÖZÜM İSLAM'DA" HAKİKATİNE BURUN KIVIRMAK
- 23-10-2011 "İDEOLOJİSİZ ANAYASA" TALEBİ VE MÜSLÜMANLAR
- 12-10-2011 NİÇİN CİDDE VE KAHİRE?
- 21-09-2011 SUS PAYLARI VE MÜSLÜMANLAR
- 16-09-2011 BİLGİ FETİŞİZMİ
- 19-08-2011 AÇLIK SORUNU, İNSANİ YARDIM VE İSLAMİ MÜCADELE
- 16-08-2011 YÜZDE 81 DİNDAR, YÜZDE KAÇ MÜSLÜMAN?
- 25-07-2011 UNUTULMAYA YÜZ TUTAN DİL: TEVHİDCE
- 20-07-2011 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 07-07-2011 NAMAZDA KUR'AN OKUDUĞUMUZUN FARKINDA OLMAK
- 30-06-2011 HUDEYBİYE İSTİSMARINDA SON NOKTA
- 22-06-2011 İSLAM COĞRAFYASI, TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR VE ÜÇ TUTUM
- 13-06-2011 RAHAT KAÇIRAN ÂYETLER!
- 02-06-2011 SİSTEM İÇİ DEĞİŞİM MÜSLÜMANLARIN LEHİNE Mİ İŞLİYOR?
- 27-05-2011 İTİDAL KAVRAMI DOĞRU ANLAŞILIYOR MU?
- 10-05-2011 "MEÂL - TEFSİR" FORMU DOĞRU MU?
- 01-05-2011 "TÖRENLER CUMHURİYETİ" VE ÇOK KUTSALLILIK
- 15-04-2011 İSLAM TOPRAKLARI NİÇİN KOLAY BOMBALANIYOR?
- 10-04-2011 BDP ÇOK GEÇ UYANDI!
- 25-03-2011 SENİN QULHUN SANA, BENİM QULHUM BANA!
- 05-03-2011 BÖLGEDEKİ GELİŞMELER: "İSLAM'SIZ LÂ" NE GETİRİR?
- 28-02-2011 ÖLÜM, İLKELER, PRAGMATİZM
- 18-02-2011 ŞEHADET: ALLAH İÇİN OLMAK
- 12-02-2011 TUNUS VE MISIR DENKLEMİ
- 31-01-2011 “Tarihin sonu"ndan devrimler çağına
- 21-01-2011 BİN ALİ, NE ÖZENTİSİYDİ?
- 07-01-2011 SEYYİD KUTUB VE BİZ: GERİ DEĞİL İLERİ
- 11-12-2010 “SEYYİD KUTUB’U AŞMAK” SÖYLEMİ
- 27-11-2010 KAPİTALİST KUŞATMAYA KARŞI ÇARESİZ MİYİZ?
- 10-11-2010 BİR AĞAÇ GİBİ TEK BAŞINA, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇE
- 26-10-2010 MÜ'MİNLER BİRBİRLERİNİN VELîSİ Mİ?
- 23-10-2010 DANİEL BEBEK
- 12-10-2010 İSLAMİ SİYASET, MUHAFAZAKÂR SİYASETTEN AYRIŞMAKLA BAŞLAR
- 24-09-2010 KUR'AN MI TEMEL BELİRLEYİCİDİR, HADİSLER Mİ?
- 13-09-2010 AHALİYİ KİMLİKSİZLEŞTİRME PARTİSİ
- 07-09-2010 SON OLARAK...
- 28-08-2010 TERAZİNİN AYARLARIYLA OYNAMAK
- 23-08-2010 PRAGMATİZM ÇIKMAZI
- 13-08-2010 ERCÜMEND ÖZKAN FARKI
- 06-08-2010 HANGİ KÜRT MESELESİ?
- 16-07-2010 DUAYI BİREYSELLEŞTİRMEK
- 07-07-2010 RASULULLAH NİÇİN HABEŞİSTAN’A HİCRET ETMEDİ?
- 21-06-2010 ZAYIFLATILAN İSLAM DEVLETİ PERSPEKTİFİ
- 11-06-2010 ŞEHİDİN ARKADAŞI OLMAK
- 03-06-2010 KAHROLUYORUM
- 21-05-2010 MÜ'MİN ZİHNİN TEMEL KODLARI
- 15-05-2010 İLİŞTİRİLMİŞ DUYARLILIKLAR VE AFGANİSTAN
- 27-04-2010 TEVHİDDEN BAĞIMSIZ ADALET SÖYLEMİ
- 21-04-2010 MÜSLÜMANLAR VE "SİSTEMİN YENİDEN İNŞASI"
- 19-04-2010 TERÖRİZMİ KINAMAK
- 12-04-2010 TEKNOLOJİ: NE MAHRUMİYET, NE MAHKÛMİYET
- 10-04-2010 PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALMAMALI
- 30-03-2010 KENDİ YERİMİZDE VE KENDİMİZ OLARAK...
- 26-03-2010 BUGÜNE KADAR HELAL MİYDİ?
- 12-03-2010 SOMALİ'DE "KORSANLAR VE İMPARATORLAR"
- 02-03-2010 MİNBERLER VE MİHRABLAR
- 19-02-2010 NATO'YA KİM "ONE MİNUTE" DİYECEK?
- 14-02-2010 SORGULANMAYAN VESAYET
- 06-02-2010 BAŞÖRTÜSÜ: ÇÖZÜM YAHUT ÇÖZÜLME
- 25-01-2010 DAVETTE YUVARLAK MASA MODELİ
- 19-01-2010 İSLAM RESTLEŞMEDİR!
- 09-01-2010 ÜÇ TARZ-I SİYASET
- 28-12-2009 BİZİM DE MUNTAZERİLERİMİZ OLMALI
- 17-12-2009 YOL AYRIMINDA İKİ PROJE
- 10-12-2009 O ZATEN KEFENİNİ GİYMİŞTİ
- 02-12-2009 İSLAM, KAPİTALİZMİN VİCDANI KILINAMAZ
- 26-11-2009 KURBAN
- 14-11-2009 GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ DİNDARLIK
- 08-11-2009 KİRLİ ÇORAP - KİRLİ MAHYA İKİLEMİNDE DİYANET
- 31-10-2009 ZİKR: RİTÜELLEŞTİRİLEN HAYAT ÖLÇÜSÜ
- 22-10-2009 İSTİKRAR
- 10-10-2009 ÇÖP İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ
- 24-09-2009 'DİNDARLIK ANKETLERİ'NDE SORULMAYAN SORU
- 06-09-2009 HANGİ EHL-İ SÜNNET?
- 26-08-2009 NAMAZ KILMAYANLAR NİÇİN ORUÇ TUTAR?
- 10-08-2009 RAMAZAN NİÇİN ZAM AYI OLDU?
- 15-07-2009 SEN DE Mİ ADEM!
- 01-07-2009 İSLAM İHTİLALCİ DEĞİL İNKILABCIDIR
- 16-06-2009 İRAN'DA "CUMHURİYET MİTİNGLERİ"
- 30-05-2009 DİNİ PAYANDALAŞTIRMAK
- 16-05-2009 OBAMA'DAN "CAN ALICI" MESAJLAR
- 04-05-2009 NÖBET YERLERİMİZİ NE ÇABUK TERK ETTİK
- 19-04-2009 "KUTLU DOĞUM" NE ZAMAN?
- 03-04-2009 "BEN YAPTIM OLDU" UMURSAMAZLIĞI
- 26-03-2009 BULDUĞUMUZ DEĞİL UMDUĞUMUZ
- 19-03-2009 PUTİN RUSYASI ve İSLAM
- 11-03-2009 BEN “SEÇİM”İMİ O GÜN YAPMIŞTIM
- 28-02-2009 AK PARTİ 28 ŞUBAT’IN MUSA’SI MI, ÂSÂSI MI?
- 19-02-2009 BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMAYA VAR MISINIZ?
- 13-02-2009 GAZZE'NİN KİMLİK İHRACI VE ÇOCUKLAR
- 30-01-2009 BİR AYAKKABI DA ERDOĞAN’DAN
- 18-01-2009 KAZANAN GAZZE HALKI OLDU
- 05-01-2009 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 11-12-2008 ARABESKİN EN TEHLİKELİSİ
- 28-11-2008 KURBAN ORTAKLIĞI
- 20-11-2008 BÜYÜCÜLER VE KEMALİSTLER
- 08-11-2008 OBAMA KİMİ KURTARACAK?
- 08-10-2008 KÜRT SORUNU: ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ, ÇÖZÜM MÜ?
- 18-09-2008 RAMAZAN, KUR’AN VE KADINLAR
- 07-09-2008 ANNE-BABAYA "ÖF" DEMEYEN BİR TOPLUM!
- 27-08-2008 RAMAZAN DENİNCE
- 19-08-2008 AKVARYUM MÜSLÜMANLIĞI
- 03-08-2008 PUTLARIN HAKKI DEVİRİLMEKTİR, ISLAH EDİLMEK DEĞİL!
- 17-07-2008 İSLAM’IN İLK ŞARTI CİDDİYETTİR!
- 08-07-2008 MÜSLÜMANLAR CAHİLİ SİSTEME KANAT OLMAMALI!
- 29-06-2008 ÇİZGİ FİLMLER NE KADAR MASUM?
- 20-06-2008 PROVOKATÖR İTHAMI ÜZERİNE
- 03-06-2008 DOĞRU CAMİLER AÇIK, FAKAT NEYE?
- 24-05-2008 YANGINDA İLK KURTARILACAK
- 14-05-2008 BOYKOTUN ÖNEMİNİ KAVRAYAMAYANLAR İÇİN BİR HABER
- 03-05-2008 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 19-04-2008 NE "HOŞKÖRÜ", NE ŞİDDET KÖRÜ!
- 05-04-2008 HATİM KAMPANYALARI
- 11-03-2008 KADIN-ERKEK: REKABET Mİ, VELAYET Mİ?
- 01-03-2008 “MÜCAHİD DENKTAŞ” İSLAMİ DEĞERLERE KARŞI!
- 23-02-2008 KUR’AN İLAÇ DEĞİL REÇETEDİR
- 07-02-2008 HERKES DİNİNİN SAHİCİ ADAMI OLMALI
- 26-01-2008 BU KADAR CEHALET İÇİN "AYDIN" OLMAK ŞART MI?
- 20-01-2008 BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI KEMALİZM-APOİZM İTTİFAKI MI?
- 06-01-2008 NAMAZLARIMIZI HIZDAN KORUYALIM
- 25-12-2007 HACCIMIZI GERİ İSTİYORUZ
- 04-12-2007 BU SENARYO, ALFRED HİTCHCOCK'A MI AİT?
- 19-11-2007 KUDÜS BULUŞMASI: RENKLER AYRI, DUYGU VE SLOGANLAR AYNI
- 01-11-2007 TOPLUM MÜHENDİSLERİNİN YENİ GÖZDELERİ: NEOMENKIBECİLER
- 08-10-2007 TV ESİR ALIYOR; ESİR OLACAK MIYIZ?
- 01-10-2007 "NİŞANLILIK DÖNEMİ NİKAHI": KİTABA UYMAK YERİNE KİTABINA UYDURMAK
- 11-09-2007 BELEDİYELER VE RAMAZAN: GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!
- 01-09-2007 KAVRAMLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM!
- 07-08-2007 “İSLAMSIZ İSLAM” SAPTIRMALARINI BOŞA ÇIKARMAK
- 27-07-2007 ULUSALCILARIN MUMU YATSIYA KADAR YANDI!
- 23-07-2007 İSLAMİ MÜCADELE BİR BÜTÜNDÜR, PARÇALANAMAZ!
- 12-07-2007 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 02-07-2007 JAKOBENİZMİN YENİ MEVZİSİ, YENİ MASKESİ: ULUSALCILIK
- 14-06-2007 ÇEVRESEL İFSADIN SONUCU: "SEKÜLER KIYAMET" BEKLENTİSİ
- 05-06-2007 LAİSİZMİN MERCAYUN'U, İSLAM'IN BİNT CİBEYL'İ
- 25-05-2007 İSLAM SADECE ANLATILMAZ, YAŞANIR
- 12-05-2007 ÇÖZÜM; MEŞAKKATLİ FAKAT İSABETLİ OLAN NEBEVİ HAREKET METODUDUR
- 01-05-2007 HAYALCİ VE ERTELEMECİ SİYASETİN SONU: "TİYATROMUZ BURAYA KADARDI!"
- 27-04-2007 PROVOKASYONLAR, TEKTİPÇİ ULUS KİMLİK KURGUSUNDA DÜĞÜMLENİYOR
- 18-04-2007 “ILIMLI MÜSLÜMAN” KİMDİR?
- 11-04-2007 KAVMİYETÇİLİK, EMPERYALİZME KUSURSUZ HİZMETİNİ SÜRDÜRÜYOR
- 30-03-2007 İNTERNETİ MÜSLÜMANCA KULLANMAK
- 22-03-2007 ESKİDEN BAKKALLARIMIZ VARDI
- 12-03-2007 “BÜYÜK BULUŞMA"DAN BÜYÜK TAHRİBAT
- 23-02-2007 “MUHAFAZAKAR DEMOKLES”İN KILICI İLKAV’IN TEPESİNDE
- 07-02-2007 KUR'ANI TAHKİR VE TEZYİF SUÇU
- 22-01-2007 İKİ YÜZLÜ MEDYANIN “ÇILGIN TÜRKLER”İ
Makaleler
Hava Durumu