YAŞANAN İSTİKAMET KRİZİ SÜRECİ VE “MERHALE FIKHI” SÖYLEMİ ÜZERİNE
Şükrü HÜSEYİNOĞLU
10-02-2022 12:19
Türkiye’nin yönü, 1923 itibariyle Kemalist kadro tarafından kesin ve keskin bir döndürülüşle bâtıl batıya döndürüldü ve batının laisizmi temel dünya görüşü (akide) olarak benimsenerek, toplumsal ve siyasal işleyiş bu akide üzerine bina edildi. Bu, insanlara hayatın tüm an ve alanlarında tâbi olacakları hayat menbaı sınırlar (Hududullah) çizmek üzere bildirilmiş bir egemenlik öğretisi olan İslam’ın egemenlik iddiasına karşı açık bir tuğyanı ve bilakis ona sınır çizme müstekbirliğini ifade etmekteydi. Kemalist tuğyan kadrosunca, 99 yıl önce kıblesi batıya döndürülmüş olan Türkiye, o günden bugüne kıblesini hiç değiştirmedi. Dönemsel politika değişiklikleriyle tek değişen, söz konusu kıbleye yönelişin tarz ve usulü oldu.
Bu açıdan Cumhuriyet tarihine baktığımızda, rejimin temel akidesi olan laiklik konusunda, dönemsel yorum ve uygulama farkları yaşandığını, ancak bu tem el akideden hiçbir zaman vazgeçilmediğini görmekteyiz. Neticede rejimin temel akidesinden söz ediyoruz. Rejimin müsaade ettiği tek husus, değişen şartlara göre bu akidenin yorumlanarak dönemsel şartlara intibak ettirilmesi olagelmiştir. Bu sebeple, Cumhuriyet tarihinde laikliğin jakoben ve Anglo-Sakson biçimleri arasında iç içe geçmiş dönemsel politik süreçlerin yaşanageldiğini görmekteyiz.
Bu açıdan kısaca bir tasnif yaptığımızda, 1923-1950 yılları arasının koyu bir jakoben laiklik dönemi olduğunu, 1950’den 28 Şubat sürecine geçen dönemin (arada yer yer jakoben laiklik uygulamalarının yaşandığı dönemler olsa da) Anglo-Sakson laiklik dönemi olduğunu, 1997’den 2002 yılında AKP’nin yönetime gelmesine kadar yeniden jakoben laiklik denemesi süreci yaşandığını ve 2002’den bugüne AKP süreciyle birlikte Anglo-Sakson laiklik uygulamasına yeniden geri dönüldüğünü ve bugüne kadar Türkiye’de uygulanan en ileri boyutuyla hayata geçirildiği bir dönem yaşanmakta olduğunu söyleyebiliriz.
AKP dönemini, önceki “ılımlı laiklik” dönemlerinden ayıran bir husus var ki, o da bu dönemde Anglo-Sakson laikliğin gerçek anlamda “hakkının” verilmekte oluşudur. Başörtülü bakan, milletvekili, hakim, subay, polis örneklerinde olduğu üzere, bu dönemde söz konusu laiklik uygulaması kemale erdirilmiştir. Nitekim bu laikliğin patentini ellerinde bulunduran İngiltere ve ABD’de başörtülü milletvekili, hakim, polislerin varlığı sıradan işlerdir. Nitekim, 28 Şubat döneminde başörtülü olduğu için baskı ve dayatmalara maruz kalan isimlerden olan, şimdilerde ise bir ülkeye büyükelçi olarak atanmış bulunan Merve Kavakçı, bu durumu beş yıl önce yazdığı “CHP İngiltere’de Olsa Ne Yapacak?” başlıklı yazıda şöyle ifade ediyordu:
“Yola ya insanı mağdur eden laiklik anlayışına sarılarak devam edecektik ve suları geri akıtmaya çalıştığımızca ilerleyecektik, ki bu tam tersi bir gerileme olacaktı. Ya da akıntıya karşı mücadeleyi bırakacak; aklın, vicdanın yolunu tutacak ve laikliğimizi yeniden şekillendirecektik. Siyaset makinesi, Allah’tan sonunda ikincisini seçti. Bu model tutucu Avrupa’nınkinden çok Anglo Sakson geleneğine geçiş anlamına gelir…”[1]
İslam dünyasıyla ilgili izlenim ve özgün yorumlarıyla dikkat çeken genç kalem Taha Kılınç ise “Dindar Laiklik” başlıklı makalesinde Türkiye'deki değişim sürecinin mahiyetini de özetlemiş oluyordu:
"İslâm dünyasındaki laiklik tecrübesi sadece yasakçı, jakoben laiklik biçiminde tezahür etmedi. Tunus ve Türkiye örneklerinin aksine Fas ve Mısır’da da laik rejimler oluşturuldu. Ama “dinle barışık” bir laiklikti bu. İslâm görünürde mevcuttu, hayatın her alanında çeşitli tezahürleriyle arz-ı endam ediyordu; fakat bazı kritik alanlara din kesinlikle sokulmuyordu. İşin garibi, halkın geneli de zamanla bu duruma rıza olur hale gelmişti. Dinin, sosyal hayatın her alanında ayan-beyan görünürken, girmeye müsaade alamadığı yerler şunlardı: Dış politika, ekonomi ve devlet yönetimi."[2]
AKP sürecinde Türkiye’de yaşanan değişimin mahiyetini sadece bu iki alıntı bile özetlemeye yeterli olsa gerek. Rejimin temel akidesi olan laiklik cephesinde esasta değişen bir husus söz konusu bile olmayıp, 28 Şubat sürecinde dipçik zoruyla yeniden uygulamaya konulmak istenen jakoben versiyonu yerine, Anglo-Sakson versiyonunun ileri boyutta ikame edilmesinden ibaret bir değişim sürecidir yaşanmakta olan. Sürece bunun ötesinde anlam yüklemeye kalkışmak, vakıadan hareket etmek yerine, gerçekliği olmayan sübjektif bir vakıa kurgulamak demektir ki, bu baştan sona bir aldanıştır. Ne yazık ki Türkiye’deki “İslami çevrelerin” önemli bir kısmı bu tür bir aldanış içinde bulunmaktadır halihazırda.
Kısacası Türkiye’de 1923’ten bugüne yaşanan değişim süreçleri en nihayetinde sistem içi değişim süreçleridir ve asla bir “kıble değişimine”, “kıble tashihine” tekâbül etmezler. Bu ülke için 1923’te belirlenen kıble; bâtıl batı, temel akide de; onun laikliğidir. Şartlara göre değişen sadece, her iki dünya savaşının galipleri olan Fransa ve İngiltere/ABD’nin laiklik yorumlarının tercihi olagelmiştir. Maalesef gâvurluk 99 yıldır hep baki kalmış, değişen Fransız gâvurluğu ile İngiliz/Amerikan gâvurluğu arasındaki tercihler olagelmiştir.
İslam’ın Mahiyetini ve Sistemde Yaşanan Değişimin Mahiyetini Bilmek Gerek
AKP süreciyle birlikte kimi “İslami çevrelerde” başlayan ve giderek derinleşen savrulma ve istikamet krizinin temelinde, İslam’ın mahiyeti ve sistemde yaşanan değişimin mahiyeti konusunda sağlam bir kavrayış ve duruşun bulunmaması yatmaktadır. Maalesef “İslami çevrelerin” ekserisi, 28 Şubat soğuk rüzgarlarıyla birlikte İslam’a dair iddialarını “din özgürlüğü” seviyesinde konumlandırmış durumdadır. 28 Şubat süreci sonrası gelen ve Anglo-Sakson laikliği çerçevesinde “ılımlı İslam” – “ılımlı laiklik” uzlaşmasına dayalı politikalar uygulayan AKP’nin talep edilen “dini özgürlükleri” sağlamasıyla birlikte entegrasyon da kaçınılmaz olmuştur.
Oysa İslam’ın mahiyeti doğru kavranmış olsaydı, bu tür bir sistem içi yaklaşım, konumlanma ve neticesinde gelen entegrasyon süreci asla yaşanmayacaktı. İslam’ın mahiyeti konusunda şu temel birkaç hususu zikredebiliriz:
- İslam, bir mâbed dini (religion) değil, hayatın her an ve alanında yol göstericiliği, ölçü belirleyiciliği Âlemlerin Rabbi Allah’a has kılmayı öğreten bütüncül bir hayat nizamıdır.
- İslam bizatihi bir egemenlik öğretisidir, itaat ve ittiba öğretisidir. Allah’a ve Rasulüne itaat, Allah’a ve Rasulüne itaat etmeyenlere itaatsizlik öğretisi... Henüz ilk sûrelerde bu itaatsizlik hususunun güçlü bir şekilde mü’minlerin gündemine getirilmiş olması dikkat çekicidir.[3]
- İslam, yegâne hak hayat nizamı (din) olma iddiasına sahiptir.[4] Yegâne hak hayat nizamı iddiasına sahip olması, aynı zamanda yeryüzünde egemenlik iddiasına sahip olmasını gerektirir ki, İslam baştan sona bu iddia üzerine inşa edilmiş Rabbani öğretinin adıdır.
- Yegâne hak din ve dolayısıyla yeryüzünde egemenlik iddiasına sahip olması sebebiyle, İslam başka bir dünya görüşünün kantları altında kendisine hayat hakkı talep etmez, bilakis “bâtıl” olarak nitelediği dünya görüşlerinin zâil olması ve kendisinin yeryüzünde egemen olması dâvâsını öğretir müntesiplerine:
“De ki: Hak geldi, bâtıl zâil oldu. Hiç şüphesiz bâtıl zâil/yok olucudur.”(İsrâ, 17/81)
“Hayır, biz hakkı bâtılın üzerine atarız da onun beynini parçalar. Bir de bakarsınız ki bâtıl yok olup gitmiştir. Nitelemelerinizden dolayı veyl olsun size.”(Enbiya, 21/18)
İslam’ın bu temel nitelikleri göz önünde bulundurulduğunda, onun başka bir dünya görüşüne dayalı bir egemen işleyiş içinde kendisine lüftedilecek “var olma hakkı” karşılığında buna rıza göstererek “köşesine çekilecek” bir din olmadığı anlaşılmış olur. İslam, herhangi bir egemenliğin kanatları altında “yaşama hakkı”na rıza göstermediği gibi, o işleyiş içinde renklerden bir renk olmayı da kabullenmez. Zira o yegâne hak din (hayat nizamı) olma iddiasındadır ve bizatihi bir egemenlik öğretisidir.
Üstelik, o defansif değil ofansiftir. Yani, bâtılın zâil olması gibi bir hedefi vardır. Bâtıl ateşkes ilan etse bile, İslam, bâtıl var olduğu sürece ateşkesi kabul etmez. Yeryüzünde dinin (itaatin, egemenliğin) Allah’a has kılınması gayesinin altında başka bir konumlandırmaya râzı olmaz.[5]
İşte İslam’ın bu mahiyeti ve yanı sıra Türkiye’de yaşanan değişimin mahiyetini doğru kavrandığında, birçok “İslami çevrenin” AKP sürecinde yaşanan sistem içi değişime aşırı anlamlar yükleyerek değişim süreci ve demokratik işleyişe eklemlenmelerinin ne kadar büyük bir istikamet krizi olduğu anlaşılmış olur. Ki yukarıda, yaşanan değişimin hiçbir şekilde bir kıble değişimine, tashihine tekâbül etmeyen, tamamen sistem içi bir değişim süreci olduğunu, tamamen “laiklikten laiklik beğenmeye” dayalı, dayatmacı laiklikten ılımlı laikliğe geçişle birlikte “dindar kitlelerin” sisteme entegrasyonunu da sağlayan bir süreç yaşandığını ifade etmeye çalışmıştık.
Câliyeden Akidevi Ayrışmadan “Sistemin Yeniden İnşası”na
AKP süreci 2002 Kasım seçimleriyle birlikte başladı. 28 Şubat’ın her alanda oluşturduğu enkaz ve buna karşılık Erdoğan’ın 1994’te seçildiği İstanbul Belediye Başkanlığı’nda gösterdiği performans göz önüne alındığında, seçimlerin galibini tahmin etmek zor değildi. Nitekim ben de, o dönemde yazılar yazdığım Haksöz Dergisi’nin Ekim 2002 sayısına Salih Güvener müstearıyla yazdığım makalede Erdoğan’ın yeni kurtarıcı rolüne dikkat çekmiş ve “Kurtarıcılar Kimi Kurtarıyor?” sorusunun cevabını vermeye çalışmıştım. Tabii ki tezim, kurtarıcıların halkı kurtarma iddiasıyla ortaya çıkmakla birlikte, esas olarak sistemleri kurtardığı yolundaydı. Dileyenler internetten o yazıyı bulup okuyabilir.
“İslami çevreler”in AKP ve onun üzerinden sistemin demokratik işleyişine katılım ve giderek entegrasyonu ise farklı merhalelerde gerçekleşti. 28 Şubat sürecine tepki ve o sürecin getirdiği yasak ve dayatmaların ortadan kaldırılması umuduyla, partinin kuruluşu ve seçimlere katılışıyla birlikte sürece entegre olanlar olduğu gibi, ilk başlarda sistemin câhili niteliği sebebiyle, “cahiliyeden akidevi hicret/ayrışma” şeklinde ifade olunan “tevhidi duruş”larını bozmayıp sebatkâr davranan, fakat süreç ilerledikçe farklı mülahazalarla bu duruşlarını terk etme istidadı gösteren çevreler de olmuştur.
Bu anlamda 2010 yılı anayasa referandumu süreci, maalesef İslami çevrelerde ciddi bir kırılmanın yaşandığı süreç olarak tarihe geçmiştir. O güne kadar “cahiliyeden akidevi ayrışma”[6] Kur’ani ilkesine sâdık kalan kimi çevreler, “vesayetin geriletilmesi maslahatı”nı öne sürerek câhiliye düzeninin câhili anayasasının revizyonuna fiili destek kararı aldılar ve bu kararlarını da kamuoyuna deklare ettiler. "İslami kuruluşlardan ortak çağrı: Anayasa ideolojik dayatmalardan arındırılmalı" başlıklı deklarasyonda, “sistemin adalet temelinde yeniden inşası”ndan söz edilmekteydi.
Tabii ki bu söylem, “sistem içi” bir söyleme tekâbül etmekteydi. Anayasanın bâtıllığı değil, “ideolojik dayatmacılığı” sorun yapılıyor, sistemin tevhidi temelden reddi ve onun yerine bütüncül bir hayat nizamı olarak İslam’ın sosyal-siyasal düzeninin ikamesinden değil, “sistemin yeniden inşasından” bahsedilmekteydi. Bu, tam tamına “demokratik” bir yaklaşım ve dili ifade ediyordu. Bu deklarasyondan sonra gerisi çorap söküğü gibi geldi.
Artık söz konusu çevreler muhafazakâr demokratların aktif destekçisi olarak konumlanmış, bu durumlarını İslami açıdan temellendirebilmek için de, “Biz hükümetin doğrularını destekliyor, yanlışlarını ise eleştiriyoruz” argümanını öne sürmeye başlamışlardı. Ne var ki, bizatihi bu argüman ve makalemizin başlığına da taşıdığımız “merhale fıkhı” argümanı ve benzeri argümanlar, sistem içi konumlanmanın apaçık ve acı kanıtlarıydılar.
Yıllarca Kur’an merkezli iman esasları, Kur’an kavramları, Nebevi mücâdele süreci ve ilkeleri üzerine dersler yapmış, ciddi bir birikim ortaya koymuş çevrelerin, bir temel duruş olarak “doğrusunu destekleme, yanlışını eleştirme” tutumunun, Müslümanlar açısından ancak, Allah’ın hükümlerinin uygulandığı İslami bir düzende, yöneticilerin icraatları karşısında takınılacak tutum olduğunu bilmemeleri mümkün olabilir miydi?
Gelin görün ki köprünün altından çok sular geçmiş, tercihler artık akidevi ilkelere göre değil, “reel politiğe”, ilkelerden bağımsızlaştırılmış bir “maslahat” söylemine göre yapılır olmuştu. O kadar ki, İslam açısından câhiliye niteliği taşıyan bir düzen ve onun uygulayıcılarına karşı İslam’ın öngördüğü tutumun temelde akidevi teberri ve ayrışma olduğu bile unutuluvermişti.
Geliyordu Gelmekte Olan
Tüm bunlarla birlikte, aslında olan-biteni ve “Çarşambanın gelişi Perşembeden belli olur” fehvasınca muhtemel olacakları Kur’ani bir bilinç ve rikkatle okumayı bilen Müslümanlar açısından yaşananlar hiç de sürpriz değildi. Geliyordu gelmekte olan ve onlar bunu fark edip Müslümanları ta yıllar öncesinden uyarıyorlardı. Bu noktada, Türkiye’deki İslanmi bilinçlenme sürecinin buz kıran gemisi kaptanı Ercümend Özkan’ın 1992’de kaleme alıp İktibas’ta yayınladığı “Beklenen Kasırga” başlıklı makalesini hatırlamamak mümkün mü? Tam anlamıyla “mü’min feraseti” kavramını akla getiren o makalede Özkan şunları söylüyordu:
“Velhâsıl Türkiye’de Kemalist rejim iflas etmiş, onun merkez edinildiği sağ veya solundaki kanatları da birlikte iflas ettirmiştir. Evet Türkiye’de büyük bir siyâsî boşluk yaşanmaktadır. Bu belki hiçbir zaman bugünkü kadar aşikâr olmamış, açıkça ortaya çıkmamıştı. İşte bu noktada siyâsî gündemi yakinen takip edenler açıkça görüyorlar ki yukarıdan beri açıklamaya çalıştığımız tehlikelerin daha büyüğü, “ittifak rüzgârları”ndan daha büyüğü “kasırgalar”ın yaklaştığının işaretleri görünmektedir. Ortalıkta estirilen hava onu göstermektedir ki pek uzak değil, belki kısa bir süre sonra böylesi bir “kasırga” koparılacağa benzemektedir…
Bu kasırganın süvarisi, yakında koparılacak kasırga ile Türkiye’deki siyâsî rejime taze kan olacak, bir an daha terbiyelenmiş laik-demokrasiye bağlanan serum olacaktır; (farkında olsun veya olmasın) hesaplanan budur. Bu münasebetle belirtmenin yeridir ki bu rejimin en ciddi alternatifi olan Kur’an müslümanlığını da yanına yedeklemeyi amaçlamaktadır kasırganın süvarisi. Zira bu kasırgayı planlayanlardaki asıl hedef budur…
Daha şimdiden, kasırga esmeye başlamadan bu sakîn yolun önünde yürüyenleri de tıpkı Nuh (a.s.)’ın oğlunu uyardığı gibi uyarıyor ve “Tufan kopacak, gel gemiye bin ve kurtul…” diyoruz. Bize uyarmaktan başka ne düşer ki! Şâhîd ol Ya Rabbi! Biz kullarını uyarıyoruz ve uyardık. Yalnızca Sana kulluk edenlere, tâğuta ayak uydurmamalarını, yalnız Senden yardım istemelerini söylüyoruz…”[7]
Özkan bunları bir öngörü olarak 92’de yazmıştı, biz ise 2022’de bizatihi müşahede ederek onun endişelerinde ne kadar haklı çıktığını görebiliyoruz.
“Merhale/Tertil Fıkhı” Kavramsallaştırması Neye Tekâbül Ediyor?
Câhiliye düzeninden akidevi teberri/ayrışma söylem ve duruşundan, “sistemin yeniden inşası” söylem ve duruşuna, dolayısıyla bu inşayı gerçekleştirecek sistem aktörlerine aktif destekçi konumuna evrilen kimi “İslami çevreler”, tabiatıyla bu yeni tercihlerini temellendirecek argümanlar üretme ihtiyacı duydular. İşte “merhale/tertil fıkhı” argümanı bu ihtiyaca cevap veren bir söylem olarak ortaya atıldı. Buna göre, anayasa referandumuyla birlikte ortaya konan bu yeni tercih, merhum Seyyid Kutub’un, olup-bitenlere donmuş fıkıh kalıplarıyla bakma yaklaşımını ifade etmek için kullandığı “sahife fıkhı” ve yanı sıra “acilci yaklaşımlar” yerine, aşama aşama yaşanacak bir değişim sürecine tekâbül etmekteydi.
İlk bakışta bu argüman insana cazip gelmiyor değildi. Öyle ya, toprağa atılan bir tohum bile çeşitli merhaleler neticesinde filizlenmeye ve ürün vermeye başlıyordu. Lakin burada gözden kaçırılan çok temel bir nokta vardı ki, o da sözü edilen “merhale”nin, câhiliye düzeninden (ruczdan) akidevi kesinlikte teberrisini/hicretini ortaya koymuş olup, kendi özgün hareket hattını aşama aşama inşa etmeyi değil, câhili sistem içi demokratikleşme merhalelerine atıf yapıyor olmasıydı. Kısacası, bu argüman neticede sistem içi bir yaklaşıma karşılık geliyordu.
Aksi halde, tıpkı Rasulullah (a.s.) ve arkadaşlarının Mekke’de, Rabbimizin ilk emirleri gereği Mekke câhiliyesinden ve onun egemenlik ilişkilerinden akidevi teberrileri ve ardından Erkam b. Ebul-Erkam’ın evi merkezinde İslam dâvetini inşa süreçlerindeki merhale/tertil fıkhından söz edilmiş olsa, buna hangi Müslümanın itirazı olabilir?
Nihayetinde Nuh (a.s.) da gemisini merhale merhale inşa etti, diğer tüm Nebiler (a.s.) de hep “merhale fıkhı” üzere hareket ettiler, âtıl kalmadıkları gibi aceleci de davranmadılar. Rabbimizin bildirdiği ve Nebilerin tâbi oldukları “yoldaki işaretlere” azami derece dikkat ederek, Rabbani ölçüler üzere sabır ve sebatla, istikamet bilinciyle hareket ettiler.
Sert esen rüzgârlar onları istikametlerinden saptıramadığı gibi, ılımlı esen rüzgarlar da saptıramadı. Nitekim, Rasulullah’ın hayatında sert rüzgarların estiği dönemlerin varlığı gibi, ılımlı rüzgarların (uzlaşma arayış ve tekliflerinin) olduğu dönemlerin varlığı da Kur’an’ın ve siyerin tanıklığıyla bilinmektedir. İşte her iki durumda da onlar Rabbani ölçülere, ilkelere sebatkâr davrandılar.[8]
Zaman zaman vurguladığım bir husus vardır, birçok Nebi hem “28 Şubat sürecine”, hem de “onun ardından gelen “AKP sürecine” muhatap olmuştur ve her iki sürecin imtihanını da, imanlarının gereği olan istikametten milim sapmadan, emrolundukları gibi dosdoğru olarak[9] vermişlerdir diye. “28 Şubat süreci”nin burada baskı ve dayatma dönemlerine, “AKP süreci”nin ise Kalem Sûresi 9. ayette vurgulanan “karşılıklı tavizleşme” çerçeevsinde İslami potansiyelin şu veya bu düzeyde câhiliye düzenine entegrasyonuna tekâbül ettiği anlaşılmış olmalıdır.
Şunu belirtelim ki, tüm bunları tamamıyla Rabbimizin bize yüklemiş olduğu emr-i bil ma’ruf, neyh-i anil münker sorumluluğumuz gereği, hakkı ve sabrı tavsiye çerçevesinde dile getirmeye çalışıyoruz. Muhatapların, yazdıklarımızı nasihatleşme kapsamında algılamasını, kulak ardı etmek yerine, önemle ve ciddiyetle değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz.
[1] Merve Kavakçı, CHP İngiltere’de Olsa Ne Yapacak?, Yeni Akit Gazetesi, 1 Ağustos 2017
[2] Taha Kılınç, Dindar Laiklik, Yeni Şafak Gazetesi, 9 Mayıs 2018
[3] Bkz: Alak, 96/19; Kalem, 68/8, 10; İnsan, 76/24
[4] Bkz: Âl-i İmran, 3/19, 85
[5] Bkz: Bakara, 2/193; Enfal, 8/39
[6] Bkz: Müddessir, 74/5; Müzzemmil, 73/10
[7] Ercümend Özkan, İktibas Dergisi, Ağustos 1992
[8] Bkz: Kalem, 68/8-9; İsra, 17/74 vb
[9] Bkz: Hûd, 11/112
(Not: Bu makale, İktibas Dergisi'nin Şubat 2022 sayısında yayınlanmıştır.)
YORUMLARHenüz Yorum Yok !Diğer Yazıları
- 23-04-2024 ÂHİR ZAMANDA ERDEMLİ OLMAK VE ERDEMLİ KALMAK
- 08-02-2024 5816’YA KARŞI HAK VE HUKUK SAVUNMASI
- 19-01-2024 MÜSLÜMANLAR OLARAK BİR “BAYBURT DÂVÂMIZ” OLMALI
- 06-01-2024 KİTAB’IN ORTASINDAN KONUŞANLARA KULAK VERMEK
- 13-12-2023 ZULME VE ZALİME TUFAN GEREK!
- 26-10-2023 TERÖR NE? TERÖRİST KİM?
- 12-09-2023 SELAMUN ALEYKUM ARAPÇA, GÜNAYDIN TÜRKÇE Mİ?
- 27-08-2023 MEDYANIN GÜCÜ MÜ, GÜCÜN MEDYASI MI?
- 10-08-2023 KADİM BİR PUT OLARAK “GAVS” İNANCI
- 25-07-2023 DEĞİŞİM, ZORUNLU BİR İSTİKAMET MİDİR?
- 26-06-2023 DİYANET NİÇİN KURULDU, MEVCUT DURUMDA İŞLEVİ NEDİR?
- 10-06-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -III-
- 13-05-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI -II-
- 13-04-2023 İYİ YAZMAK
- 23-03-2023 ZOR BİR SINAV ALANI: İKTİDAR AHLAKI
- 07-03-2023 İZLENİMLER... DEPREM DEĞİL KIYAMET
- 10-01-2023 TESETTÜRÜN EVRENSELLİĞİNDEN, ÇIPLAKLIĞIN EVRENSELLİĞİNE
- 08-12-2022 "TEVHİDİ" TARİKATLAR
- 11-11-2022 SEYYİD KUTUB BAĞLAMINDA DURUM TESBİTİ
- 15-10-2022 MODERN İNSAN, BİZ MÜSLÜMANLAR VE “HAYVAN HAKLARI”
- 09-09-2022 "BÜYÜK İKRAMİYE" HEP DÜZENE!
- 17-08-2022 KOMPLO TEORİLERİ VE SAVRULMALAR ARASINDA 15 TEMMUZ MUHASEBESİ
- 22-07-2022 KERVAN MI, ORDU MU?
- 20-06-2022 POLİTİK VE EKONOMİK BİR ENSTRÜMAN OLARAK “HOLOKOST” KAVRAMI
- 17-05-2022 TRİBÜNLERE OYNAMAK!
- 11-04-2022 MÂBED DİLİ, SİYASAL DİL, DÂVET DİLİ
- 15-03-2022 FARKLI BOYUTLARI VE MERHALELERİYLE “HİCRET” KAVRAMI
- 10-02-2022 YAŞANAN İSTİKAMET KRİZİ SÜRECİ VE “MERHALE FIKHI” SÖYLEMİ ÜZERİNE
- 12-01-2022 MUTAFFİFÎN DÜZENİ OLARAK KAPİTALİZM
- 18-12-2021 İBRAHİM (A.S.)’IN, MUSA (A.S.)’IN, MUHAMMED (A.S.)’IN RABBİNE İMAN ETMEK
- 08-12-2021 DİYARBAKIR İZLENİMLERİ
- 16-11-2021 KADİM VE GÜNCEL BOYUTLARIYLA “CÂHİLİYE”
- 06-11-2021 HATIRALARLA, AHMED KALKAN HOCAYA TANIKLIĞIM
- 11-10-2021 ALLAH’A İMAN ETMEK NE DEMEKTİR?
- 25-09-2021 POST-MODERN BİR İĞVA BİÇİMİ OLARAK “KUR’AN’IN GÖRECELİLİĞİ” İDDİASI
- 15-09-2021 RABBİMİZİ, KUR’AN’DAKİ İSİM VE SIFATLARIYLA TANIMAK, BİZİ KULA KULLUĞUN HER TÜRÜNDEN KORUR
- 06-09-2021 AFGANİSTAN’DA BATI VE DOĞU EMPERYALİZMİ ARASINDA İSTİKRAR ARAYIŞI VE TALİBAN'IN DÖNÜŞÜ
- 22-08-2021 ULÛHİYYET, RUBÛBİYYET VE İSİM-SIFAT TEVHİDİ TASNİFİ NE ANLAMA GELİYOR?
- 20-07-2021 TEVHİDİN İKAMESİNDE TEBERRİ VE HAMD KAVRAMLARININ ÖNEMİ
- 07-07-2021 BAŞÖĞRETMEN
- 11-06-2021 TEVHİD ESMÂSI VE ŞİRK ESMÂSI
- 11-05-2021 AKİDEMİZİ GELENEKSEL, MODERN VE POST-MODERN HURAFELERDEN ESMÂ İLE SELİM KILMAK
- 14-04-2021 TEMEL İMAN İLKELERİNİ, KUR’AN’DAKİ ESMÂ İLE KAVRAMAK -I-
- 11-03-2021 KAPİTALİST-MODERNİST TUĞYANA TEOLOJİK HİZMETTE SON ZIRVA: "BAŞÖRTÜSÜZ TESETTÜR"
- 02-02-2021 ÜMNİYYE/EMANİYYE KAVRAMI
- 09-01-2021 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ -II-
- 11-12-2020 KAPİTALİZME TEOLOJİK HİZMETE MÛTİ, “PROTESTAN PAPAZLIĞI” HEVESLİLERİ
- 14-11-2020 DİRİLERE MENKIBE, ÖLÜLERE KISSA!
- 11-10-2020 LAİK DÜZENDE HUTBE VE KILIÇ!
- 16-09-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -V-
- 08-09-2020 İKTİDARIN EMPERYALİZM KARŞITLIĞI (!) GÖZ DOLDURUYOR
- 15-08-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -IV-
- 26-07-2020 HACCIMIZ, KURBANIMIZ, NAMAZIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 10-07-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -III-
- 09-06-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -II-
- 14-05-2020 SİYER Mİ KUR'AN'A TÂBİDİR, KUR'AN MI SİYER'E? -I-
- 01-05-2020 DİYANET BAŞKANI'NIN ÇIKIŞI, TEPKİLER VE HİÇ EKSİK OLMAYAN MASALLAR
- 17-03-2020 İP
- 10-02-2020 LAİK DÜZENİN TOKİ’Sİ, LAİK DÜZENİN BANKASI, LAİK DÜZENİN DİYANET’İ
- 08-01-2020 SANDALYELER KALDIRILINCA CÂMİLER ASLINA DÖNMÜŞ OLDU MU?
- 11-12-2019 AFRİN İZLENİMLERİ
- 19-11-2019 CÂHİL DOSTLARI VE AZGIN DÜŞMANLARI KISKACINDA PANODAKİ AYET
- 03-11-2019 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 10-10-2019 MODERNLEŞME POLİTİKALARININ NESNESİ VE DOLAYISIYLA MAĞDURU OLARAK KADIN
- 12-09-2019 “ATALAR DİNİ”NE HAYIR, “ATA DİNİ”NE EVET Mİ?
- 08-08-2019 KURBAN İÇİN, BIÇAĞINDAN ÖNCE BİLİNCİNİ BİLE!
- 10-07-2019 TARAF OLAN BERTARAF OLUR!
- 03-07-2019 İLİM HAKLA BÂTILI AYIRMAK, ÂLİM YAŞADIĞI ÇAĞDA HAKLA BÂTILI AYIRANDIR
- 23-06-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-06-2019 ASIRLARDIR “SEMBOLİK KRAL” MUAMELESİ YAPILAN KUR’AN’I, YENİDEN KAYNAK EDİNMELİYİZ
- 11-05-2019 TÜM MESELE, “TEMEL KAYNAĞIN” NE OLDUĞU
- 10-04-2019 SELEFİYYE, HURAFELERE KARŞI SAHİH İSLAM SÖYLEMİNDE NE KADAR TUTARLI?
- 24-03-2019 SON BİRKAÇ AYIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 08-02-2019 YAŞAR NURİLEŞME TEMAYÜLÜ
- 01-01-2019 BÜYÜ, NAZAR, RUKYE VE CİNLERLE ETKİLEŞİM KONULARINA GİRİŞ
- 10-12-2018 SON AYLARIN GÜNCELİNE VE SÂBİTELERİMİZE DAİR KISA KISA
- 10-11-2018 KEMALİSTLERİN ANDI, BİZİMSE AKİDEMİZ VAR!
- 09-10-2018 AVM VE STADYUM ARASI “MESCİD”, CAHİLİYE ARASI “İSLAM”
- 09-09-2018 İSLAM COĞRAFYASINDAKİ İKTİDARLARIN ALLAH’I OLSAYDI, ONLARIN DOLARI OLMAZDI
- 28-08-2018 RASULULLAH (A.S.) YERLİ VE MİLLİ MİYDİ?
- 08-08-2018 KUTSAL DEVLET OLUR MU?
- 07-07-2018 MUHAFAZAKÂR CENAHTA YÜKSELEN TREND: LAİKLİKTEN LAİKLİK BEĞENMEK
- 19-06-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 07-06-2018 DÜNYEVİLEŞME SADECE “TEK DÜNYALILAR”IN SORUNU MU?
- 22-05-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 11-05-2018 İSLAM DÂVÂSININ/DÂVETİNİN İLK AŞAMASI: HAKLA BÂTILIN AYRIŞTIRILMASI
- 27-04-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR
- 09-04-2018 MÜ'MİN İLE MÜRİD FARKI
- 30-03-2018 ÇİFTLİK BANK OLAYI, KUR'AN'I KABİRLERDE OKUYUN FERMANI VS
- 13-03-2018 MEYDANI DİN HAKKINDA AHKÂM KESENLERE BIRAKMIYORUZ!
- 06-03-2018 “YENİ TÜRKİYE”DE “ESKİ TÜRKİYE”LEŞME TEMAYÜLLERİ
- 12-02-2018 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR TESBİTLERİM
- 27-01-2018 CAHİLİYEYE İSLAM AŞISI BİD’ATI
- 04-01-2018 HAYAT: İKİ “İKRA” EMRİ ARASI
- 22-12-2017 EMANİYYEDEN/KURUNTULARDAN İLME, ÜMMİLİKTEN KİTABİLİĞE
- 16-12-2017 KUDÜS GÜNDEMİNE DAİR
- 27-11-2017 KERKÜK'ÜN DİLİ OLSA
- 15-11-2017 SON KURTARICILAR KEMALİZMLE BÜTÜNLEŞİRKEN…
- 05-11-2017 KADINLARIN, KOCALARININ İSTİKAMETSİZLİĞİ İLE İMTİHANI
- 17-10-2017 DİNDARLAŞMA TRENDİNDEN, DİN(İ)DARLAŞMA TRENDİNE
- 08-10-2017 SUS PAYLARINA RÂZI OLMAK VEYA OLMAMAK
- 19-09-2017 İSLAM YOLUNUN, KRALLARI DEĞİL KURALLARI VARDIR
- 31-08-2017 KURBAN ETİ "DİN"LENDİRİLMELİ
- 13-07-2017 KUR’AN’DA “DAMAL SİLUET ŞENLİKLERİ”
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (HAZİRAN)
- 02-07-2017 SÂBİTELERE VE GÜNCELE DAİR (MAYIS)
- 30-05-2017 TARİHTEN İKİ ÖRNEK OLAY IŞIĞINDA GÜNCEL ŞAHİTLİK YÜKÜMLÜLÜĞÜMÜZ
- 21-05-2017 KADINLARA AÇIK MEKTUP
- 26-04-2017 GÜNCELE VE SÂBİTELERE DAİR KISA KISA
- 13-04-2017 GÜNCELE DAİR KISA KISA
- 13-03-2017 “KUTSAL DEVLET” ANLAYIŞI ZULÜM ÜRETİYOR
- 08-03-2017 LÂ DEMEK VE FAKAT İLLALLAH DİYEMEMEK!
- 30-01-2017 KUR’AN’I NİHAİ BAŞVURU, HÜKÜM VE ÇÖZÜM MERCİİ OLMAKTAN ÇIKARMAK
- 22-12-2016 HALEP, ŞEHİD ŞEHİRLER KERVANINA KATILIRKEN…
- 10-11-2016 ERDOĞAN’IN “MÜSLÜMAN SİYASETİ" SÖZÜNE DAİR
- 03-10-2016 STK'DAN CEMAATE, KİLİSE FORMUNDAN MESCİDE
- 24-09-2016 SÖZ KONUSU OLAN İSLAM İSE, HİÇBİR ŞEY TEFERRUAT DEĞİLDİR
- 17-09-2016 KURBAN VE HACC, BİR SON MUYDU, BAŞLANGIÇ MI?
- 20-07-2016 YALNIZ DARBEYE DEĞİL, DEMOKRASİYE DE TEKBİRLE DİRENMELİ
- 07-07-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –II-
- 22-06-2016 İSLAMİ ŞAHSİYETİN, ETKİSİZLEŞTİRİLEN YAPITAŞLARI –I-
- 29-05-2016 PARÇALANAN BEDENLERİMİZ VE PARÇALANAN AKİDEMİZ
- 26-04-2016 YENİ TÜRKİYE ve LAİKLİK
- 07-03-2016 MUHAFAZAKÂR KESİMDE PERİNÇEKLEŞME SENDROMU
- 24-02-2016 SELEFİLİĞİN, KUR’ANİ AÇIDAN DEĞERLENDİRİLMESİ -I-
- 05-02-2016 ŞAPKAYI NASIL GİYDİRDİLER?
- 31-12-2015 ALLAH’A KARŞI TAŞKINLIK, HALKA KARŞI TAŞKINLIK
- 04-12-2015 SEKÜLERLEŞEN DİL
- 15-11-2015 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 27-10-2015 “NAZAR” VAR MI?
- 19-09-2015 NAMAZIMIZ, HACCIMIZ, KURBANIMIZ BİR SON DEĞİL BAŞLANGIÇTIR
- 28-07-2015 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 22-06-2015 ALLAH’TAN BAŞKALARIYLA KORKUTULMAK
- 21-05-2015 “DİNDAR” KELİMESİ HANGİ BOŞLUĞU DOLDURUYOR?
- 31-03-2015 İNSANIN HAKKI, ALLAH’IN HAKKI
- 18-02-2015 “LAİKLİĞE VEDA” MI?
- 13-01-2015 MÜSLÜMAN DUYGUYLA DEĞİL, ÖLÇÜYLE HAREKET EDER
- 17-12-2014 DEVLETİN PARALELİ, DİKEYİ
- 18-10-2014 İSLAM'A TESLİM OLMAK MI, İSLAM'I TESLİM ALMAK MI?
- 03-10-2014 ALAN HÂKİMİYETİ VERSUS BÖLGESEL VE KÜRESEL HÂKİMİYET
- 16-09-2014 "ESKİ TÜRKİYE" - "YENİ TÜRKİYE" FARKI
- 27-08-2014 GAZZE HALKI İZZETİ ÖĞRETİYOR
- 03-08-2014 RİVAYET KÜLTÜRÜYLE HESAPLAŞILMADAN, IŞİD’E KARŞI ÇIKMAK MÜMKÜN MÜ?
- 19-07-2014 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 23-05-2014 TEKASÛR SORUNU ve SOMA FACİASI
- 30-04-2014 HİRA SONRASINA AİT BİR DURUŞA SAHİP OLMALIYIZ
- 01-04-2014 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -IV-
- 05-03-2014 MÜSLÜMANLARIN KURUMSALLAŞMAKLA İMTİHANI
- 27-02-2014 PAKİSTANLI ÇOCUKLARA 10. YIL MARŞI OKUTAN "HİZMET"
- 11-02-2014 FİRAVUN'UN SARAYINDA İMANINI GİZLEYEN MÜ'MİN KISSASI BİZE NE DİYOR?
- 11-01-2014 BU NEYİN KAVGASI?
- 12-12-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -III-
- 28-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -II-
- 17-11-2013 KUR'AN KISSALARI IŞIĞINDA MÜCÂDELE FIKHI -I-
- 12-11-2013 İKİ ÖLÇÜSÜZLÜK: İŞGALCİYE GÜL, HALKINA BOMBA
- 11-10-2013 CAMİ AVLUSUNDAKİ LAİK REJİM
- 06-10-2013 CAMİ–CEMEVİ VE CAMİ-AVM
- 27-09-2013 DEĞİŞEN MEDYA DÜZENİ, DEĞİŞMEYEN MEDYA ALIŞKANLIKLARI
- 17-09-2013 BİR KÖYDE İKİ MUHTAR OLMAZ
- 25-08-2013 MURSİ'YE YAKIŞAN, MISIR'IN SARAYI MI ZİNDANI MI?
- 11-08-2013 ERGENEKON VE İKİ MAĞARANIN TANIKLIĞI
- 19-07-2013 BATI PUTUNU, MÜSLÜMANLAR İLKELERİNİ YİYOR
- 08-07-2013 DEMOKRASİNİN SINIRLARI
- 04-07-2013 KAVRAM TÜKETİCİLİĞİ
- 22-06-2013 MÜSLÜMANIN İSTİKAMETİNİ KONJONKTÜR DEĞİL İLKELER BELİRLER
- 16-06-2013 PEYGAMBERLERE İMAN, ALLAH'IN HAYATA MÜDAHİL OLUŞUNA İMANDIR
- 08-06-2013 MAHKÛM DEĞİL, HÂKİM OLAN ALLAH'A İMAN ETMEK
- 31-05-2013 YEREL ERGENEKON MU, KÜRESEL ERGENEKON MU?
- 20-05-2013 MAVİ MARMARA ÜZERİNDEN SİYONİST REJİMİ MEŞRULAŞTIRMAK
- 28-04-2013 BİR MUHASEBE DENEMESİ VE İSTİKAMET HATIRLATMASI
- 22-04-2013 KUR'AN KISSALARINDA TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMÜN İLKELERİ
- 12-04-2013 "ANKARA'DA KIRK BEŞ YIL" KİTABI ÜZERİNE
- 06-04-2013 "SOSYAL MEDYA" VEYA ÇAĞIN LOTUS ÇİÇEKLERİ
- 22-03-2013 “ÖZGÜR SURİYE” Mİ, “İSLAMİ SURİYE” Mİ?
- 17-03-2013 BÖYLE BİR CİHAD ANLAYIŞI OLUR MU?
- 28-02-2013 AKP'NİN YAPTIĞI "KİMLİK SİYASETİ" DEĞİL Mİ?
- 12-02-2013 MÜNKERLE BARIŞIK MÜSLÜMANLIK!
- 20-01-2013 "İSLAMİ KAPİTALİZM" SAPTIRMASI
- 10-01-2013 GANNUŞİ’DEN DEMOKRASİ VAAZI DİNLEMEK
- 28-12-2012 TASAVVUF NEDİR, NE DEĞİLDİR?
- 12-12-2012 SİYASETİ AKİDEDEN BAĞIMSIZLAŞTIRMAK
- 06-12-2012 NEO-MÜRCÎLİK VE NEO-HARİCİLİK ARASINDA
- 30-11-2012 BİZİM "SANDY KASIRGAMIZ"
- 15-11-2012 HAKLA BÂTIL BİRBİRİNE KARILIRKEN MÜSLÜMANLAR NE YAPIYOR?
- 09-11-2012 PEYGAMBER KISSALARINDA İSLAMİ MÜCÂDELENİN İLKELERİ
- 01-11-2012 YARIM KALAN DUA
- 20-10-2012 BU NEYİN REKABETİ?
- 15-10-2012 KUR'AN KARŞISINDA BİR POSTMODERN GÜRÜLTÜ: GÖRECELİLİK İDDİASI
- 08-10-2012 KOMPLOCULUK?
- 01-10-2012 ALLAH'IN DİNİ PAYANDALAŞTIRILIRKEN SESİZ KALMAK
- 16-09-2012 TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLARA ÇAĞRI
- 09-09-2012 "ŞAM'IN FAZİLETLERİ" RİVAYETLERİ ÜZERİNE
- 02-09-2012 K. ALPAY VE A. DURSUNOĞLU: GERÇEĞİN İKİ YARISI
- 25-07-2012 SURİYE DİRENİŞİNE BAKIŞIMIZ
- 12-07-2012 RAMAZAN AYI VE BİR FARKINDALIĞI ŞAHİTLİĞE DÖNÜŞTÜRME ZORUNLULUĞUMUZ
- 12-06-2012 "HARAMEYN DÅVAMIZ" DA OLMALI
- 08-06-2012 HARAMEYN VE ACI GERÇEKLER
- 28-05-2012 "ANAYASA" İÇİN SÖYLEYECEK SÖZÜNÜZ BU MU?
- 23-05-2012 UMRE YOLCULUĞUNUN ÖĞRETTİKLERİ
- 07-05-2012 MÜLK KAVRAMINI DOĞRU ANLAMAK
- 21-04-2012 KULLANAN - KULLANILAN!
- 01-04-2012 FE EYNE TEZHEBÛN!
- 23-03-2012 TARİH NİÇİN TEKERRÜRDEN İBARETTİR?
- 18-02-2012 İDDİALARIMIZ VARDI BİZİM
- 02-02-2012 SURİYE DİRENİŞİ VE ÂDİL ŞAHİTLİK SORUMLULUĞU
- 14-01-2012 DERGİ DEĞİL MEKTEB: İKTİBAS
- 30-12-2011 "KORSAN" VE "KAÇAKÇI" NİTELEMELERİ ÜZERİNE
- 23-12-2011 MÜSLÜMANLARIN KURUMLAŞMAKLA İMTİHANI
- 13-12-2011 KÜRESEL NEVZAT TANDOĞAN: NATO
- 03-12-2011 FETVA
- 18-11-2011 "ÇÖZÜM İSLAM'DA" HAKİKATİNE BURUN KIVIRMAK
- 23-10-2011 "İDEOLOJİSİZ ANAYASA" TALEBİ VE MÜSLÜMANLAR
- 12-10-2011 NİÇİN CİDDE VE KAHİRE?
- 21-09-2011 SUS PAYLARI VE MÜSLÜMANLAR
- 16-09-2011 BİLGİ FETİŞİZMİ
- 19-08-2011 AÇLIK SORUNU, İNSANİ YARDIM VE İSLAMİ MÜCADELE
- 16-08-2011 YÜZDE 81 DİNDAR, YÜZDE KAÇ MÜSLÜMAN?
- 25-07-2011 UNUTULMAYA YÜZ TUTAN DİL: TEVHİDCE
- 20-07-2011 DİCLE, KURTLAR, KUZULAR VE MÜSLÜMANLAR
- 07-07-2011 NAMAZDA KUR'AN OKUDUĞUMUZUN FARKINDA OLMAK
- 30-06-2011 HUDEYBİYE İSTİSMARINDA SON NOKTA
- 22-06-2011 İSLAM COĞRAFYASI, TÜRKİYELİ MÜSLÜMANLAR VE ÜÇ TUTUM
- 13-06-2011 RAHAT KAÇIRAN ÂYETLER!
- 02-06-2011 SİSTEM İÇİ DEĞİŞİM MÜSLÜMANLARIN LEHİNE Mİ İŞLİYOR?
- 27-05-2011 İTİDAL KAVRAMI DOĞRU ANLAŞILIYOR MU?
- 10-05-2011 "MEÂL - TEFSİR" FORMU DOĞRU MU?
- 01-05-2011 "TÖRENLER CUMHURİYETİ" VE ÇOK KUTSALLILIK
- 15-04-2011 İSLAM TOPRAKLARI NİÇİN KOLAY BOMBALANIYOR?
- 10-04-2011 BDP ÇOK GEÇ UYANDI!
- 25-03-2011 SENİN QULHUN SANA, BENİM QULHUM BANA!
- 05-03-2011 BÖLGEDEKİ GELİŞMELER: "İSLAM'SIZ LÂ" NE GETİRİR?
- 28-02-2011 ÖLÜM, İLKELER, PRAGMATİZM
- 18-02-2011 ŞEHADET: ALLAH İÇİN OLMAK
- 12-02-2011 TUNUS VE MISIR DENKLEMİ
- 31-01-2011 “Tarihin sonu"ndan devrimler çağına
- 21-01-2011 BİN ALİ, NE ÖZENTİSİYDİ?
- 07-01-2011 SEYYİD KUTUB VE BİZ: GERİ DEĞİL İLERİ
- 11-12-2010 “SEYYİD KUTUB’U AŞMAK” SÖYLEMİ
- 27-11-2010 KAPİTALİST KUŞATMAYA KARŞI ÇARESİZ MİYİZ?
- 10-11-2010 BİR AĞAÇ GİBİ TEK BAŞINA, BİR ORMAN GİBİ KARDEŞÇE
- 26-10-2010 MÜ'MİNLER BİRBİRLERİNİN VELîSİ Mİ?
- 23-10-2010 DANİEL BEBEK
- 12-10-2010 İSLAMİ SİYASET, MUHAFAZAKÂR SİYASETTEN AYRIŞMAKLA BAŞLAR
- 24-09-2010 KUR'AN MI TEMEL BELİRLEYİCİDİR, HADİSLER Mİ?
- 13-09-2010 AHALİYİ KİMLİKSİZLEŞTİRME PARTİSİ
- 07-09-2010 SON OLARAK...
- 28-08-2010 TERAZİNİN AYARLARIYLA OYNAMAK
- 23-08-2010 PRAGMATİZM ÇIKMAZI
- 13-08-2010 ERCÜMEND ÖZKAN FARKI
- 06-08-2010 HANGİ KÜRT MESELESİ?
- 16-07-2010 DUAYI BİREYSELLEŞTİRMEK
- 07-07-2010 RASULULLAH NİÇİN HABEŞİSTAN’A HİCRET ETMEDİ?
- 21-06-2010 ZAYIFLATILAN İSLAM DEVLETİ PERSPEKTİFİ
- 11-06-2010 ŞEHİDİN ARKADAŞI OLMAK
- 03-06-2010 KAHROLUYORUM
- 21-05-2010 MÜ'MİN ZİHNİN TEMEL KODLARI
- 15-05-2010 İLİŞTİRİLMİŞ DUYARLILIKLAR VE AFGANİSTAN
- 27-04-2010 TEVHİDDEN BAĞIMSIZ ADALET SÖYLEMİ
- 21-04-2010 MÜSLÜMANLAR VE "SİSTEMİN YENİDEN İNŞASI"
- 19-04-2010 TERÖRİZMİ KINAMAK
- 12-04-2010 TEKNOLOJİ: NE MAHRUMİYET, NE MAHKÛMİYET
- 10-04-2010 PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALMAMALI
- 30-03-2010 KENDİ YERİMİZDE VE KENDİMİZ OLARAK...
- 26-03-2010 BUGÜNE KADAR HELAL MİYDİ?
- 12-03-2010 SOMALİ'DE "KORSANLAR VE İMPARATORLAR"
- 02-03-2010 MİNBERLER VE MİHRABLAR
- 19-02-2010 NATO'YA KİM "ONE MİNUTE" DİYECEK?
- 14-02-2010 SORGULANMAYAN VESAYET
- 06-02-2010 BAŞÖRTÜSÜ: ÇÖZÜM YAHUT ÇÖZÜLME
- 25-01-2010 DAVETTE YUVARLAK MASA MODELİ
- 19-01-2010 İSLAM RESTLEŞMEDİR!
- 09-01-2010 ÜÇ TARZ-I SİYASET
- 28-12-2009 BİZİM DE MUNTAZERİLERİMİZ OLMALI
- 17-12-2009 YOL AYRIMINDA İKİ PROJE
- 10-12-2009 O ZATEN KEFENİNİ GİYMİŞTİ
- 02-12-2009 İSLAM, KAPİTALİZMİN VİCDANI KILINAMAZ
- 26-11-2009 KURBAN
- 14-11-2009 GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ DİNDARLIK
- 08-11-2009 KİRLİ ÇORAP - KİRLİ MAHYA İKİLEMİNDE DİYANET
- 31-10-2009 ZİKR: RİTÜELLEŞTİRİLEN HAYAT ÖLÇÜSÜ
- 22-10-2009 İSTİKRAR
- 10-10-2009 ÇÖP İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ
- 24-09-2009 'DİNDARLIK ANKETLERİ'NDE SORULMAYAN SORU
- 06-09-2009 HANGİ EHL-İ SÜNNET?
- 26-08-2009 NAMAZ KILMAYANLAR NİÇİN ORUÇ TUTAR?
- 10-08-2009 RAMAZAN NİÇİN ZAM AYI OLDU?
- 15-07-2009 SEN DE Mİ ADEM!
- 01-07-2009 İSLAM İHTİLALCİ DEĞİL İNKILABCIDIR
- 16-06-2009 İRAN'DA "CUMHURİYET MİTİNGLERİ"
- 30-05-2009 DİNİ PAYANDALAŞTIRMAK
- 16-05-2009 OBAMA'DAN "CAN ALICI" MESAJLAR
- 04-05-2009 NÖBET YERLERİMİZİ NE ÇABUK TERK ETTİK
- 19-04-2009 "KUTLU DOĞUM" NE ZAMAN?
- 03-04-2009 "BEN YAPTIM OLDU" UMURSAMAZLIĞI
- 26-03-2009 BULDUĞUMUZ DEĞİL UMDUĞUMUZ
- 19-03-2009 PUTİN RUSYASI ve İSLAM
- 11-03-2009 BEN “SEÇİM”İMİ O GÜN YAPMIŞTIM
- 28-02-2009 AK PARTİ 28 ŞUBAT’IN MUSA’SI MI, ÂSÂSI MI?
- 19-02-2009 BAŞÖRTÜSÜNÜ SAVUNMAYA VAR MISINIZ?
- 13-02-2009 GAZZE'NİN KİMLİK İHRACI VE ÇOCUKLAR
- 30-01-2009 BİR AYAKKABI DA ERDOĞAN’DAN
- 18-01-2009 KAZANAN GAZZE HALKI OLDU
- 05-01-2009 İNSANLIĞIN ÖĞRETMENİ ŞEHİD GAZZE
- 11-12-2008 ARABESKİN EN TEHLİKELİSİ
- 28-11-2008 KURBAN ORTAKLIĞI
- 20-11-2008 BÜYÜCÜLER VE KEMALİSTLER
- 08-11-2008 OBAMA KİMİ KURTARACAK?
- 08-10-2008 KÜRT SORUNU: ÇÖZÜMSÜZLÜK MÜ, ÇÖZÜM MÜ?
- 18-09-2008 RAMAZAN, KUR’AN VE KADINLAR
- 07-09-2008 ANNE-BABAYA "ÖF" DEMEYEN BİR TOPLUM!
- 27-08-2008 RAMAZAN DENİNCE
- 19-08-2008 AKVARYUM MÜSLÜMANLIĞI
- 03-08-2008 PUTLARIN HAKKI DEVİRİLMEKTİR, ISLAH EDİLMEK DEĞİL!
- 17-07-2008 İSLAM’IN İLK ŞARTI CİDDİYETTİR!
- 08-07-2008 MÜSLÜMANLAR CAHİLİ SİSTEME KANAT OLMAMALI!
- 29-06-2008 ÇİZGİ FİLMLER NE KADAR MASUM?
- 20-06-2008 PROVOKATÖR İTHAMI ÜZERİNE
- 03-06-2008 DOĞRU CAMİLER AÇIK, FAKAT NEYE?
- 24-05-2008 YANGINDA İLK KURTARILACAK
- 14-05-2008 BOYKOTUN ÖNEMİNİ KAVRAYAMAYANLAR İÇİN BİR HABER
- 03-05-2008 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 19-04-2008 NE "HOŞKÖRÜ", NE ŞİDDET KÖRÜ!
- 05-04-2008 HATİM KAMPANYALARI
- 11-03-2008 KADIN-ERKEK: REKABET Mİ, VELAYET Mİ?
- 01-03-2008 “MÜCAHİD DENKTAŞ” İSLAMİ DEĞERLERE KARŞI!
- 23-02-2008 KUR’AN İLAÇ DEĞİL REÇETEDİR
- 07-02-2008 HERKES DİNİNİN SAHİCİ ADAMI OLMALI
- 26-01-2008 BU KADAR CEHALET İÇİN "AYDIN" OLMAK ŞART MI?
- 20-01-2008 BAŞÖRTÜSÜNE KARŞI KEMALİZM-APOİZM İTTİFAKI MI?
- 06-01-2008 NAMAZLARIMIZI HIZDAN KORUYALIM
- 25-12-2007 HACCIMIZI GERİ İSTİYORUZ
- 04-12-2007 BU SENARYO, ALFRED HİTCHCOCK'A MI AİT?
- 19-11-2007 KUDÜS BULUŞMASI: RENKLER AYRI, DUYGU VE SLOGANLAR AYNI
- 01-11-2007 TOPLUM MÜHENDİSLERİNİN YENİ GÖZDELERİ: NEOMENKIBECİLER
- 08-10-2007 TV ESİR ALIYOR; ESİR OLACAK MIYIZ?
- 01-10-2007 "NİŞANLILIK DÖNEMİ NİKAHI": KİTABA UYMAK YERİNE KİTABINA UYDURMAK
- 11-09-2007 BELEDİYELER VE RAMAZAN: GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ!
- 01-09-2007 KAVRAMLARIMIZA SAHİP ÇIKALIM!
- 07-08-2007 “İSLAMSIZ İSLAM” SAPTIRMALARINI BOŞA ÇIKARMAK
- 27-07-2007 ULUSALCILARIN MUMU YATSIYA KADAR YANDI!
- 23-07-2007 İSLAMİ MÜCADELE BİR BÜTÜNDÜR, PARÇALANAMAZ!
- 12-07-2007 YALANDAN KİM Mİ ÖLMÜŞ?
- 02-07-2007 JAKOBENİZMİN YENİ MEVZİSİ, YENİ MASKESİ: ULUSALCILIK
- 14-06-2007 ÇEVRESEL İFSADIN SONUCU: "SEKÜLER KIYAMET" BEKLENTİSİ
- 05-06-2007 LAİSİZMİN MERCAYUN'U, İSLAM'IN BİNT CİBEYL'İ
- 25-05-2007 İSLAM SADECE ANLATILMAZ, YAŞANIR
- 12-05-2007 ÇÖZÜM; MEŞAKKATLİ FAKAT İSABETLİ OLAN NEBEVİ HAREKET METODUDUR
- 01-05-2007 HAYALCİ VE ERTELEMECİ SİYASETİN SONU: "TİYATROMUZ BURAYA KADARDI!"
- 27-04-2007 PROVOKASYONLAR, TEKTİPÇİ ULUS KİMLİK KURGUSUNDA DÜĞÜMLENİYOR
- 18-04-2007 “ILIMLI MÜSLÜMAN” KİMDİR?
- 11-04-2007 KAVMİYETÇİLİK, EMPERYALİZME KUSURSUZ HİZMETİNİ SÜRDÜRÜYOR
- 30-03-2007 İNTERNETİ MÜSLÜMANCA KULLANMAK
- 22-03-2007 ESKİDEN BAKKALLARIMIZ VARDI
- 12-03-2007 “BÜYÜK BULUŞMA"DAN BÜYÜK TAHRİBAT
- 23-02-2007 “MUHAFAZAKAR DEMOKLES”İN KILICI İLKAV’IN TEPESİNDE
- 07-02-2007 KUR'ANI TAHKİR VE TEZYİF SUÇU
- 22-01-2007 İKİ YÜZLÜ MEDYANIN “ÇILGIN TÜRKLER”İ
Makaleler
Hava Durumu